تعريف to examine; to try; to put to the test في الإنجليزية التركية القاموس.
- search
- araştırmak
Fadıl her boş anı, Leyla'ya satın alınacak bir hediye için interneti araştırmakla geçirdi.
- Fadil spent every spare moment searching the web for a gift to buy Layla.
Tom bütün akşamı ünlü kişlerin fotoğrafları için Web'i araştırmakla geçirdi.
- Tom spent the whole evening searching the Web for photos of famous people.
- search
- aramak
O, kayıp çocuğunu aramak için gitti.
- She went in search of her lost child.
Böcek aramak üzere ormana girdik.
- We went into the woods in search of insects.
- search
- araştırma
Her şeyi düşünerek, on yıllık araştırmadan sonra, arkadaşım Slantsy bölgesinden bir kızla evlendi.
- All in all, after ten years of searching, my friend got married to a girl from the Slantsy region.
Tam bir vücut araştırması için seçileceğimi bir an bile asla hayal etmedim.
- I never for a moment imagined that I'd be singled out for a full body search.
- search
- {f} 1. araştırmak, aramak: We are searching for an inexpensive apartment. Ucuz bir daire arıyoruz. They searched the house from top to bottom
- search
- (Askeri) ARAŞTIRMAK: Bir hava hedefinin yerini tespit etmek üzere, ışıldak ve radar huzmesini semada bir saha üzerinde ileri hareket ettirmek
- search
- {f} incelemek
- search
- gemide araştırma yapma
- search
- araştırmak, aramak: We are searching for an inexpensive apartment. Ucuz bir daire arıyoruz. They searched the house from top to bottom
- search
- search out araştırıp öğrenmek
- search
- {f} sondalamak [tıp.]
- search
- dikkatle tetkik ve teftiş etmek
- search
- arama tarama yapmak
- search
- yoklamak
- search
- üstünü aramak
- search
- yoklama
- search
- bakma
- search
- (fiil) araştırmak, aramak, üstünü aramak, yoklamak, incelemek, sondalamak [tıp.], gedik açmak (mermi)