الإنجليزية - التركية
تعريف to do the work of baking something; as, she brews, washes, and bakes في الإنجليزية التركية القاموس.
- bake
- fırında pişmek
- bake
- sertleşmek
- bake
- fırınlamak
- bake
- sıcaktan katılaşmak
- bake
- sıcaktan pişmek
- bake
- fırında pişirmek
- bake
- pişir
Tom onun kız arkadaşının onun için pişirdiği pastayı yemediğini itiraf etti.
-Tom admitted that he didn't eat the cake that his girlfriend had baked for him.
Ben geçen baharda bir aşçılık dersi aldım ve ekmek pişirmeyi öğrendim.
-I took a cooking class last spring and learned to bake bread.
- bake
- baking fırında pişirme
- bake
- piş/pişir
- bake
- (Tekstil) bakır
- bake
- (fiil) fırında pişirmek, pişmek, kurutmak, kavurmak, fırınlamak; çok terlemek
- bake
- (isim) yemekli toplantı [amer.]
- bake
- baking soda sodyum bikarbonat
- bake
- {f} çok terlemek
- bake
- kızartmak
- bake
- {f} kavurmak
- bake
- baking powder krem tartar ve karbonat karışımı kabartıcı toz
- bake
- ateşte kurutmak
- bake
- {f} pişmek
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف to do the work of baking something; as, she brews, washes, and bakes في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- bake
to do the work of baking something; as, she brews, washes, and bakes
الواصلة
to do the work of bak·ing something; as, she brews, washes, and bakesالنطق
Resimler
السابق
المفضلات