Sana bir uyarıda bulunmak için seninle görüşmek zorunda kaldım.
 - I had to see you to give you a warning.
Uyarı: desteklenmeyen karakterler '_' karakterini kullanarak gösterilir.
 - Warning: unsupported characters are displayed using the '_' character.
Biz herkesi tehlikeyle ilgili uyarmak için bağırdık.
 - We shouted in order to warn everyone of the danger.
Tom'u uyarmak zorundasın.
 - You've got to warn Tom.
Herkesi uyarmak için önde koştum.
 - I ran ahead to warn everybody.
Don't let me catch you running in the corridor again, I warn you.