Beş bin yen bu sözlüğü satın almak için yeterlidir.
- Five thousand yen is enough to buy this dictionary.
Bu tür bir kanepe satın almak istemiyorum.
- I don't want to buy this kind of sofa.
Onun rüşveti reddetmesi çok mantıklıydı.
- It was very sensible of him to reject the bribe.
Rüşvet güç örgütleri ile birlikte ortaya çıkan bir şeydir.
- Bribes are something that arises in conjunction with power organizations.
Sana bir içki ısmarlamak istiyorum.
- I'd like to buy you a drink.
İnsanlar bütün gece bana içki ısmarlamaktadır.
- People have been buying me drinks all night.
Ben bir şey satın almadan asla dışarı çıkmam.
- I never go out without buying something.
Ne satın almak istiyorsun?
- What do you want to buy?
Tom rüşvet vermekle suçlandı.
- Tom has been accused of bribery.
Bana rüşvet vermeye çalıştığına inanamıyorum.
- I can't believe you're trying to bribe me.
Bana rüşvet vermeye mi kalkışıyorsun?
- Are you attempting to bribe me?
He tried to buy me with gifts, but I wouldn't give up my beliefs.
... being who doesn't want all of his communications being available to anyone who can bribe a ...