Tom'u Fransızca çalışmaya ikna etmeye çalışmak için daha fazla zaman harcamak istemedim.
- I didn't want to spend any more time trying to convince Tom to study French.
İnsanların yeni mallara harcamak için daha fazla parası vardı.
- People had more money to spend on new goods.
Tom muhtemelen o kadar para harcamak istemez.
- Tom probably doesn't want to spend that much money.
Para harcamak seni mutlu eder mi?
- Does spending money make you happy?
Tom bir yemek için bu kadar harcamak istemiyordu.
- Tom didn't want to spend that much for a meal.
Eğer zayıflamak istiyorsan bir günü yemeksiz geçir.
- If you want to lose weight, spend a day without meals.
Seninle biraz zaman geçirmek istiyorum.
- I want to spend some time with you.
Tom, Mary ile bir hafta sonu daha geçirmek zorunda kalmaktan ödü patladı.
- Tom dreaded having to spend another weekend with Mary.
Küçük kozmetik detaylar hakkında endişelenerek zaman kaybetmektense web sitemiz için içerik yaratarak zamanımızı harcamalıyız.
- We should spend our time creating content for our website rather than wasting time worrying about minor cosmetic details.
Para harca ve hayattan zevk al!
- Spend money and enjoy life!
Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
- Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.