Ben küçükken, anneannem özellikle kirpi için küçük bir kase süt koyardı.
- When I was little, my grandmother would put out a small bowl of milk specifically for hedgehogs.
Konferansçı genel olarak Amerikan edebiyatı ve özellikle Faulkner hakkında konuştu.
- The lecturer spoke generally about American literature and specifically about Faulkner.
Genler DNA'nın belirli bir sıralanmasından oluşur.
- Genes consist of a specific sequence of DNA.
Köpeğinizi her gün belirli bir zamanda beslemenin en iyisi olduğunu duydum.
- I've heard that it is best to always feed your dog at a specific time every day.
Biraz daha spesifik olabilir misin?
- Can you be a little more specific?
O senin için yeterince spesifik mi?
- Is that specific enough for you?
Bundan daha kendine özgü olmak zorundasın.
- You have to be more specific than that.
Merkezin hedefi, diğer ülkelerden gelen gençleri belli bir zaman aralığında eğitmek olmalıdır.
- The goal of the center should be to train young people from other countries within a specific time period.
Özellikli bilgi istiyorum.
- I want specific information.
Hiçbir şey çok belirgin değildi.
- Nothing was very specific.
Konferansçı genel olarak Amerikan edebiyatı ve özellikle Faulkner hakkında konuştu.
- The lecturer spoke generally about American literature and specifically about Faulkner.
Özellikli bilgi istiyorum.
- I want specific information.
Biraz daha açık olabilir misin?
- Can you be a bit more specific?
Biraz daha açık olur musun?
- Could you be more specific?
Keşke daha özel olabilsem.
- I wish I could be more specific.
Konferansçı genel olarak Amerikan edebiyatı ve özellikle Faulkner hakkında konuştu.
- The lecturer spoke generally about American literature and specifically about Faulkner.
... And then we can even show country specific revenue. ...
... try to uncover specific examples of desirable difficulties. ...