Kilidi kırmakta zorlanmadım.
- I had no difficulty breaking the lock.
Tom kapıyı kırmak için uğraşmaya başladı.
- Tom began trying to break down the door.
Öğleden sonra erken saatlerde Kennedy Havaalanına varmak istiyorum.
- I want to arrive at Kennedy Airport early in the afternoon.
Biz, zamanında istasyona varmak istiyorsak acele etmeliyiz.
- We must hurry if we want to arrive at the station on time.
İtfaiyeciler umutsuzca olay yerine ulaşmak için çalışıyorlar. Umarız çok geç olmadan varırlar!
- Firefighters are trying desperately to reach the scene of the accident. Let's hope they arrive before it's too late!
Çalışmalarımda bir mola sırasında televizyon izledim.
- I watched television during a break in my studies.
İşin yarısını yaptım ve şimdi bir mola verebilirim.
- I've done half the work, and now I can take a break.
İşyerine ter içinde gelmek istemiyorum.
- I don't want to arrive all sweaty at work.
Ben gelmek istiyorum.
- I would like to arrive.
Ben dün kahvaltı etmeden evden çıktım.
- I left home without having breakfast yesterday.
Savaş çıksa ne yaparsın?
- What would you do if war were to break out?
Truman, Beyaz Saray'a dakikalar içinde ulaştı.
- Truman arrived at the White House within minutes.
Biz bekledik ama o ulaşamadı.
- We waited but he failed to arrive.
Bizim sosyal engelleri yıkmak için çok çalışmamız gerekmektedir.
- We must work hard to break down social barriers.
Plastik kolayca kırılmaz.
- Plastic does not break easily.
Herkesin bir kırılma noktası var.
- Everybody has a breaking point.
Benim evimde partiler vermek istiyorsanız, daha sonra her şeyi temizleyin ve bir şey kırmayın, ya da zarar için ödeme yapın.
- If you want to have parties in my house, clean up everything afterwards, and don't break anything, or else pay for the damage.
Peter vazoyu kırmak niyetinde değildi.
- Peter didn't intend to break the vase.
Bir kazma sert zemin yüzeyleri parçalamak için kullanılan uzun saplı bir araçtır.
- A pick is a long handled tool used for breaking up hard ground surfaces.
Morning has broken.
The guests came at eight o'clock.
We arrived and booked in.
He had finally arrived on Broadway.
He died previous to my arrival.
- He died before I arrived.
... But you arrive, you put a soccer ball in front of them, ...
... to take six to 10 here and I'm making this video diary tout his arrive art ...