Önümüzdeki hafta beni görmeye gelmeyecek misin?
 - Won't you come and see me next week?
Onun yeni romanı önümüzdeki ay çıkacak.
 - Her new novel will come out next month.
Bu günlerde iş edinmek zor.
 - Jobs are hard to come by these days.
İşsiz pek çok kişi ile işleri edinmek zordur.
 - Jobs are hard to come by with so many people out of work.
İçeriye girmek ve bunu daha fazla görüşmek için bir randevu al lütfen.
 - Please make an appointment to come in and discuss this further.
İçeri girmek istemez misiniz?
 - Don't you want to come inside?
Birlikte başlamak için buraya gelmemeliydin.
 - You shouldn't have come here to begin with.
Hemen geri gelmek zorundaydık çünkü okul başlamak üzereydi.
 - We had to come back soon because school was about to start.
Ne olursa olsun bir şarkıcı olmak istiyorum.
 - I wish to be a singer come what may.
Tom'un hâlâ gelmeyi planladığından emin olmak zorundaydım.
 - I had to make sure Tom was still planning to come.
Geri dönmek istemiyorsan, anlarım.
 - If you don't want to come back, I'll understand.
Tom geldiği yoldan geri dönmek zorunda kaldı.
 - Tom had to go back the way he'd come.
Bir UFO gördüğünü mü söylüyorsun? Hadi ama!
 - You say you've seen a UFO? Come on!
Hadi gel içeri. Paranı al ve çıktıktan sonra kapının kapandığından emin ol.
 - Come on in. Take your money and make sure the door is closed after you've left.