Varlıklı bir bayan olarak Leyla'nın yaşamı bir seraptı.
 - Layla's life as a wealthy lady was a mirage.
Sami hayatını kurtarmak için harekete geçmek zorundaydı.
 - Sami had to act to save his life.
Tom nükleer enerjiye karşı hareket için hayatını adadı.
 - Tom has devoted his life to the movement against nuclear energy.
Bütün hayvan türleri yaşamak için içgüdüsel dürtüye sahiptir.
 - All forms of life have an instinctive urge to survive.
Yaşam olduğu sürece umut da olacaktır.
 - While there is life, there is hope.
Bir kişinin hayatı geçici bir şeydir.
 - The life of a person is a transient thing.
Kişinin yaşam tarzı, büyük ölçüde para ile belirlenir.
 - One's lifestyle is largely determined by money.
Sağlık ve canlılık uzun hayat için gereklidir.
 - Health and vitality are important for long life.
Bazı insanlar ölümden sonra ebedi hayata inanıyorlar.
 - Some people believe in eternal life after death.
Tom'un sağlıklı bir yaşam tarzı vardır.
 - Tom has a healthy lifestyle.
Bu Amerikan yaşam tarzıdır.
 - This is the American way of life.