O, arazisini oğulları arasında dağıttı.
 - He distributed his land among his sons.
Tom oğullarını öldüren kaza için Mary'yi suçladı.
 - Tom blamed Mary for the accident that killed their son.
Karısı ona iki kızı ve bir erkek çocuk doğurdu
 - His wife bore him two daughters and a son.
Tom oğluna çocukları yiyen bir canavar hakkındaki hikayeyi anlattı.
 - Tom told his son the story about a monster that ate children.
Küçük oğlum araba sürebiliyor.
 - My little son can drive a car.
Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor.
 - You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.
Oğlumuz savaşta öldü.
 - Our son died during the war.
Küçük oğlum araba sürebiliyor.
 - My little son can drive a car.
Tom bana onun için bir erkek evlat gibi olduğumu söyledi.
 - Tom told me I was like a son to him.
Tom bana bir erkek evlat gibi.
 - Tom is like a son to me.