terror-stricken

listen to the pronunciation of terror-stricken
الإنجليزية - التركية
çok korkmuş
dehşete düşmüş
dehşete kapılmış
awful
{s} berbat

O şarkıcının berbat bir sesi var. - That singer has an awful voice.

Dün berbat bir kaza oldu. - An awful accident happened yesterday.

awful
dehşet verici
awful
{s} çok kötü

Ona böyle korkunç şeyler söyledim. Ben çok kötü hissediyorum. - I said such horrible things to him. I feel so awful.

Söylediğim şey hakkında çok çok kötü hissediyorum. - I feel awful about what I said.

awful
{s} k.dili. çok fazla, pek çok: That'll take an awful lot of work. O çok iş ister
awful
(Argo) bombok
awful
çok fena
awful
rezalet
awful
{s} korkunç

Bu korkunç köpeği nereden buldun? - Where did you find this awful dog?

O, korkunç bir gündü. - That was an awful day.

awful
{s} oldukça büyük
awful
çok

Ben geç kaldığım için çok üzgünüm. - I'm awfully sorry that I was late.

Bu, iki kişi için oldukça çok şey gibi görünüyor. - That looks like an awful lot for two people.

awful
dili heybetli
awful
iri awfully
awful
rezil
awful
müthiş

Müthiş bir bisikletim var. - I have an awful bike.

Bugün belirli bir kimse müthiş kırılgan oluyor. - A certain someone is being awfully fragile today.

awful
sunturlu
terror stricken
dehşete kapılmış
الإنجليزية - الإنجليزية
gripped by fear, held fast by terror
struck or filled with terror
awful
terrorstricken
Stricken with terror; utterly terrified