تعريف tavası في التركية الإنجليزية القاموس.
- tava
- pan
Here is a pan without handles.
-İşte sapsız bir tava.
Tom burned his fingers on a hot frying pan.
-Tom sıcak bir kızartma tavasında parmaklarını yaktı.
- taşıntı tavası tıpası
- (Denizcilik) Overflow container plug
Overflow container plug should be screwed properly.
- beyin tavası
- (Gıda) fried brains
- ekmek tavası
- (Gıda) bread pan
- ekmek tavası
- (Gıda) loaf pan
- fırın tavası
- (Gıda) roasting pan
- kablo tavası
- cable tray
- kahve kavurma tavası
- (Gıda) coffee roaster
- kalkan tavası
- (Gıda) fried turbot
- tava
- fry-pan
- tava
- fried food
- tava
- frying-pan
- tava
- (Askeri) lower platform
- tava
- kettle
- tava
- (Askeri) ower platform
- çin tavası
- (Gıda) wok
- tava
- frying pan
Do you have a bigger frying pan?
-Daha büyük bir tavan var mı?
The frying pan is rusty.
-Kızartma tavası paslı.
- tava
- skillet
Mary clobbered Tom with a skillet.
-Mary bir saplı tava ile Tom'u acımasızca dövdü.
Tom hit Mary on the head with a skillet.
-Tom bir tava ile Mary'nin başına vurdu.
- tava
- (Aşçı, Gastronomi) saucepan
- balık tavası
- fried fish
- beyin kızartması/tavası
- fried brain, brain fritters; baked brains
- ciğer tavası
- fried liver
- derin kızartma tavası
- deep frying pan
- derin kızartma tavası
- deep fryer
- kabak tavası
- (Gıda) fried squash slices
- kızartma tavası
- frying pan
Mary threw some sausages into the frying pan.
-Mary kızartma tavasına bazı sosisler attı.
I am wise enough to think that if one is born a fish, it is more dignified to die under the water than in the frying pan.
-Eğer balık olarak doğmuşsan, suyun altında ölmenin kızartma tavasında ölmekten daha onurlu olduğunu düşünecek kadar bilgiliyim.
- kızartma tavası
- skillet
- levrek fileto tavası
- (Gıda) fried seabass
- midye tavası/tava
- deep-fried mussel
- tava
- trough (in which lime is slaked)
- tava
- popcorn popper or coffee roaster (long-handled implement used for popping corn or roasting coffee beans over the coals of a fire)
- tava
- frying pan, fry-pan; fried food
- tava
- (Denizcilik) platform at the foot of an accommodation ladder
- tava
- ladle (in which a metal is melted)
- tava
- frying pan, skillet, frypan; spider, castiron frying pan
- tava
- bed (for young plants in a nursery)
- tava
- fryer
- tava
- frier
- tava
- broiler
- tava
- fried (food): patates tavası French fries, Brit. chips. Benim palamut tava olsun. I want my bonito fried
- tava
- salt pan (depression from which salt is obtained by natural evaporation)
- tava
- fryerfrier
- yıkama tavası
- pan
- çılbır tavası
- poacher
المصطلحات ذات الصلة
تعريف tavası في التركية التركية القاموس.
- TAVA
- (Osmanlı Dönemi) Darı
- Tava
- dığan
- Tava
- (Osmanlı Dönemi) TACEN
- Tava
- digar
- Tava
- (Osmanlı Dönemi) MUHAMMIS
- elbasan tavası
- Önceden haşlanarak hazırlanmış yağsız etin üzerine yoğurt ve çırpılmış yumurta karışımının dökülüp fırında pişirilmesiyle yapılan bir yemek
- tava
- Fide yetiştirmek için ayrılmış toprak bölümü
- tava
- Deniz veya göllerde suların geri çekilmesiyle kuruyan bölüm
- tava
- Yağ kızdırmak, yiyecek kızartmak gibi işlere yarayan, uzun saplı yayvan kap
- tava
- Tuzlalarda, deniz suyu çekilen bölüm
- tava
- Kireç karıştırılan tekne
- tava
- Borda iskelelerinin altında ve üstünde durulacak yer
- tava
- Gemilerde borda iskelesinin alt başındaki sahanlık
- tava
- Maden eritilen saplı pota
- tava
- Bu kapta pişmiş yemek
- tava
- Tuzlalarda deniz suyu çekilen bölüm