تعريف tarzı في التركية الإنجليزية القاموس.
- tarz
- manner
I don't like her manner.
- Onun hareket tarzını sevmiyorum.
Her manner of speaking gets on my nerves.
- Onun konuşma tarzı benim sinirlerimi bozuyor.
- tarz
- style
This style of cooking is peculiar to China.
- Bu tarz pişirme Çin'e özgüdür.
The style is nice, but do you have it in a different color?
- Tarz güzel, ama farklı bir renginiz var mı?
- tarz
- way
In this harsh, petty world where money does the talking, his way of life is like a breath of fresh air.
- Paranın konuştuğu bu sert, küçük dünyada, onun hayat tarzı derin bir nefes taze hava gibi.
She soon adjusted to his way of life.
- Kısa sürede yaşam tarzına alıştı.
- hareket tarzı
- manner
I don't like her manner.
- Onun hareket tarzını sevmiyorum.
- koşma tarzı
- gait
- tarz
- genre
What's your favorite genre?
- En sevdiğiniz tarz nedir?
- tarz
- manner, way, mode; style stil, üslup, biçem
- tarz
- modality
- tarz
- {i} form
Formal declarations of war haven't been the United States's style since 1942.
- Resmi savaş beyanları 1942 yılından bu yana ABD tarzı değildir.
- epik şiir tarzı
- epopee
- giyim tarzı
- dressing style
- gotik tarzı
- (Mimarlık) gothic
- hayat tarzı
- life-style
- icra tarzı
- (Askeri,Latin) modus operandi
- tarz
- (Ticaret) procedure
- tarz
- head
- tarz
- order
- tarz
- vein
- tarz
- strain
- tarz
- tone
- tarz
- mode
- tarz
- school
She laughed the way schoolgirls do, with her hand over her mouth.
- O eli ağzının üzerinde okul kızlarının yapma tarzına güldü.
What kind of music did you like when you were in high school?
- Lisedeyken ne tarz müzikten hoşlanırdın?
- hareket tarzı
- behavior
- tarz
- (Muzik) music style or genre
- tarz
- styled
- tarz
- the styled
- çocuk yetiştirilme tarzı
- method of child raising
- Hava Kuvvetleri Hareket Tarzı Direktifi
- (Askeri) Air Force Policy Directive
- Savunma Bakanı Yardımcısı (Kuvvet İdaresi Hareket Tarzı)
- (Askeri) (FMP) Assistant Secretary of Defense (Force Management Policy)
- Savunma Bakanı Yardımcısı (Uluslararası Güvenlik Hareket Tarzı)
- (Askeri) (ISP) Assistant Secretary of Defense (International Security Policy)
- anlatım tarzı
- phrase
- anlatış tarzı
- way of narration, locution
- ağıt tarzı şiirler
- elegiacs
- chippandale tarzı mobilya
- chippendale
- davranış tarzı
- way
What do you think of the way Tom has been behaving lately?
- Tom'un son zamanlardaki davranış tarzı hakkında ne düşünüyorsun?
He grumbled about the way they treated him.
- Onların ona davranış tarzı hakkında söylendi.
- destan tarzı oyun
- epic
- dokuma tarzı
- (Tekstil) weave
- düşünce tarzı
- turn
- düşünce tarzı
- mentality
- düşünce tarzı
- attitude of mind
- düşünce tarzı
- school of thought
- düşünce tarzı
- turn of mind
- düşünce tarzı
- ideology
- düşünce tarzı
- cast of mind
- eski ve basit yunan mimari tarzı
- doric order
- hareket tarzı
- proceeding
- hareket tarzı
- behaviour [Brit.]
- hareket tarzı
- manners
- hareket tarzı
- (Hukuk) modus operandi, policy
- hareket tarzı
- (Askeri) course of action
- hareket tarzı
- policy
- ifade tarzı
- phraseology
- ifade tarzı
- wording
I have to think about it. I'll try to find another wording.
- Düşünmek zorundayım. Başka bir ifade tarzı bulmayı deneyeceğim.
- ikircikli bağlanma tarzı
- (Pisikoloji, Ruhbilim) ambivalent attachment style
- iyimser açıklama tarzı
- (Pisikoloji, Ruhbilim) optimistic explanatory style
- konuşma tarzı
- address
- korint tarzı
- Corinthian
- muhtemel hareket tarzı
- (Askeri) probable course of action
- rock and roll tarzı müzik
- (Muzik) rock and roll
- rokoko tarzı
- (mimari) rococo
- rokoko tarzı (mimari)
- rococo
- roma mimarisi tarzı
- Romanesque style
- roma mimarisi tarzı
- Romanesque
- tarz
- fashion
- tarz
- angle
- tarz
- stroke
- tarz
- style: Gotik tarzı the Gothic style
- tarz
- brand
- tarz
- manner, sort, kind, way
- tarz
- method
- tarz
- wise
- tarz
- tempo
- yahudi yaşam tarzı
- jewish way of life
- yaşam tarzı
- life style
Their traditional life style no longer exists.
- Onların geleneksel yaşam tarzı artık yok.
I am accustoming to this life style.
- Bu yaşam tarzına alışkınım.
- yaşam tarzı
- way of living
- ıngiliz tarzı şey
- englishism