تعريف taping في الإنجليزية التركية القاموس.
- {f} bağla
- {i} bağlama
- bağlayarak
- (İnşaat) Derz bandı çekme işlemi
- (Askeri) ŞERİT METRE İLE ÖLÇME: Herhangi bir düzlük veya meylin şerit metre ile ölçülmesi. Ayrıca "horizontal taping", "slope taping" ve "survey taping
- tap
- musluk
Avustralya'da musluk suyu içilebilir mi?
- Is the tap water in Australia drinkable?
Musluk suyu içmesen iyi olur.
- You'd better not drink the tap water.
- tape
- {i} şerit
Ödünç alabileceğim bir şerit metren var mı?
- Do you have a tape measure I could borrow?
- tape
- {i} bant
Tom'un ağzı bir koli bandıyla bantlanarak kapatılmıştı.
- Tom's mouth was taped shut with duct tape.
Yarına kadar bu bantı saklayabilirsin.
- You can keep this tape until tomorrow.
- tape
- {i} kaset
Bu kasetçalar yeni değil.
- This tape recorder is not new.
Yayını kasete kaydet.
- Record the broadcast on tape.
- taping knife
- (Silahlar) Daha çok kartonpiyer işi için kullanılan geniş ağızlı bir tür spatula
- tap
- {i} tıkırtı
Kapıda bir tıkırtı vardı.
- There was a tap at the door.
- tape
- {f} kaydetmek
- tap
- {i} tıklatma
- tape
- {f} bantlamak
- tape
- kasede almak
- tap
- {i} pıtırtı
- tap
- (Tıp) kapatmak
- tap
- yüklemek
- tap
- akmak
- tap
- (Spor) topu tipleme
- tap
- priz
Elektrik prizden su musluktan geliyor.
- Electricity comes from the wall socket, and water from the tap.
- tap
- hafif
Birisi omuzuma hafifçe vurdu.
- Someone tapped me on the shoulder.
Tom pencereye hafifçe vurdu.
- Tom tapped on the window.
- tap
- kullanmak
- tape
- banda kaydetmek
- tape
- (Spor) sargı
- tape
- şeritlemek
- tape
- kayda almak
- tape
- kasete çekmek
- tape
- kasete almak
- tape
- banda almak
- tape
- bantla tutturmak
- tape
- (Tekstil) biye
- tape
- teyp
Teyp masanın üstündeydi.
- The tape recorder was on the table.
Bu teyp için 40,000 yen ödedim.
- I paid 40,000 yen for this tape recorder.
- tape
- bant kaydı
- tape
- ölçü şeridi
- tape
- bant doldurmak
- tape
- ölçü aygıtı
- tap
- delip ya da kesip içindeki sıvıyı çekmek
- tap
- tıkaç
- tap
- hafif vuruş
- tap
- tapa
Tapas İspanyol mezeleridir.
- Tapas are Spanish appetizers.
Tapas tipik bir İspanyol yemeğidir.
- Tapas are a typical Spanish dish.
- tap
- (alısün konuşmalarını) gizli bağlantı kurarak dinlemek
- tap
- tapa ya da musluğu açmak
- tape
- banda çekmek
- tape
- (up ile) şeritle bağlamak
- tape
- {f} bantla
Bantla bir çerçeve yaptılar.
- They made a frame with tape.
Tom Mary'nin kapısına bantlanmış notunu buldu.
- Tom found Mary's note taped to his door.
- tape
- ses kayıt bantı
- tap
- tıkırtı,tıpırtı
- tap
- fıçıdan alınmış içki
- tap
- kaçak veya gizli bağlantı kurmak
- tap
- elektrik bağlantısı
- tap
- fıçı tapası
- tap
- kılavuz, burgu
- tap
- Bir telefonu gizlice dinlemek
I will arrange Halil's telephones to be tapped.
- tap
- hafifçe vurmak
- tap
- Gizlice dinlemek
- tap
- (Mühendislik) klavuz
- tap
- pençe, ayakkabı demiri
- tap
- kılavuzla vida yuvası açmak
- tap
- (Teknoloji) Telefon dinleme cihazı
The police had put a tap on his phone line.
- tap
- meyhane
- tap
- bağlantı kurmak, bağlamak. 1
- tap
- musluklu
- tape
- banttan
- tape
- bandı
- TAP
- (Askeri) kıt'a nakliye gemisi, asker nakleden gemi (troopship)
- horizontal taping
- (Askeri) ŞERİT METRE İLE YATAY ÖLÇME: Şerit metreyi yatay bir vaziyette tutmak suretiyle, iki nokta arasındaki mesafenin ölçülmesi. Bak. "taping"
- horizontal taping
- (Askeri) şerit metre ile yatay ölçme
- seam taping
- (Tekstil) dikişe şerit geçirme
- slope taping
- (Askeri) ŞERİT METRE İLE MEYİL ÖLÇME: Yatay mesafeyi trigonometrik fonksiyonlarla hesaplamak suretiyle, iki nokta arasındaki meyilli mesafenin şerit metre ile ölçülmesi. Bak. "taping"
- slope taping
- (Askeri) şerit metre ile meyil ölçme
- survey taping
- (Askeri) ŞERİT METRE İLE MESAFE ÖLÇME: İki nokta arasındaki meyilli mesafenin yatay değerini bulmak için bu mesafenin çelik şerit metre ile ölçülmesi. Ayrıca bakınız: "taping"
- tap
- {f} kaçak hat çekmek
- tap
- {f} fıçının tapasını çekerek (içindeki sıvıyı) akıtmak
- tap
- delip sıvıyı akıtmak
- tap
- {f} pençe vurmak (ayakkabı)
- tap
- bağlantı kurmak
- tap
- {f} bağlantı kurmak [elek.]
- tap
- bağlamak
- tap
- {f} tıpa takmak
- tap
- {f} kademele
- tap
- {f} musluğu açmak
- tap
- {f} tıkırdatmak
- tap
- {i} yat borusu
- tap
- {f} tıklatmak
- tap
- {i} pençe (ayakkabı)
- tap
- {i} bar
- tap
- {f} suyunu akıtmak
- tap
- {f} hafifçe dokunmak
- tap
- {i} fıçıdan doldurulmuş içki
- tap
- {i} vücutta biriken suyu alma
- tap
- {f} -i
- tap
- {i} fıçı (içki)
- tap
- (Tıp) Vücutta su toplanan yerden suyu çekmek
- tap
- {f} step dansı yapmak
- tap
- {f} (bir şeyi) delerek içindeki sıvıyı akıtmak
- tap
- gizli bağlantı kurar
- tap
- {i} çeşme
Çeşmeden su içmeye alışık değilim.
- I'm not used to drinking water from the tap.
Kimi zaman çeşme suyu şişe suyundan daha temizdir.
- Tap water is sometimes cleaner than bottled water.
- tap
- {i} bağlantı [elek.]
- tap
- {f} musluk takmak
- tap
- {f} o_h.kullan+e.yükle
- tap
- {i} kademe
- tap
- {f} para sızdırmak
- tap
- pençe
- tap
- bağlantı
- tap
- vida çekmek
- tap
- diş açmak
- tape
- şerit,v.bantla: n.bant
- tape
- manyetik bant teyp
- tape
- (Askeri) ŞERİT: Bilgi ya da programların kayıt edildiği şerit
- tape
- tapeline i
- tape
- mezura
- tape
- {i} (dolu) bant, bant kaydı: Do you have a tape of her last concert?
- tape
- tape measure metre şeridi
- tape
- {i} bant: magnetic tape manyetik bant. adhesive tape (yapıştırıcı) bant
- tape
- mezür
- tape
- şeritle ölçmek
- tape
- red tape kırtasiyecilik
- tape
- tape player amplifikatörü olmayan teyp
- tape
- lü
Lütfen kasedi yarın geri getir.
- Please bring back the tape tomorrow.
- tape
- tape recorder teyp
- tape
- {i} kurdele
- tape
- band
Tom'un ağzı bir koli bandıyla bantlanarak kapatılmıştı.
- Tom's mouth was taped shut with duct tape.
Tom maskeleme bandı rulosunu Mary'ye uzattı.
- Tom handed Mary the roll of masking tape.
- tape
- manyetik bant