تعريف tabağın في التركية الإنجليزية القاموس.
- tabak
- {i} dish
Even though there were many cookies on the dish, I only ate three.
- Tabakta birçok kurabiye bulunmasına rağmen, sadece üç tane yedim.
Michael broke the dishes.
- Michael tabakları kırdı.
- tabak
- plate
The only thing on the table that I normally wouldn't eat is that stuff on the yellow plate.
- Normal olarak yemediğim masadaki tek şey sarı tabaktaki şeydir.
How much do ten paper plates cost?
- 10 kağıt tabak ne kadar?
- tabak
- dishes
Michael broke the dishes.
- Michael tabakları kırdı.
She breaks a dish every time she washes dishes.
- O her bulaşık yıkamada bir tabak kırar.
- tabak
- self-defense
- tabak
- (Gıda) tray
Do you want to use a platter or a tray?
- Tabak mı yoksa tepsi mi kullanmak istiyorsun?
- tabak
- tanner
- tabak
- course
The second course has chickpeas, chicken, meat, sausage and potato.
- İkinci tabakta nohut, tavuk, et, sosis ve patates var.
- tabak
- tanners
- tabak
- serving
- tabak
- tanner sepici
- tabak
- tanner (of animal hides)
