Tom Mary için çalışmayı gerçekten sevdiğini anladı.
 - Tom found that he actually liked working for Mary.
Bilgisayarlar gerçekten edebi eserleri çevirebilir mi?
 - Can computers actually translate literary works?
Tom'un söylediği gerçekten doğru.
 - What Tom said is actually true.
O aslında doğru değil.
 - That's actually not true.
 Dünyanın çevresinin iyiliği için söylüyorum, ama aslında o Dünya üzerinde yaşayan insanların iyiliği için. 
 - I'm saying For the sake of Earth's environment, but actually it's For the sake of the people living on Earth.
Ve aslında bu projenin herkese ihtiyacı var.
 - And actually, this project needs everyone.