War is a crime against humanity.
- Savaş, insanlık dışı bir suçtur.
Slavery is a crime against humanity.
- Angarya, insanlık dışı bir suçtur.
This was Tom's third offense, so he was put in jail.
- Bu Tom'un üçüncü suçuydu, bu yüzden hapse kondu.
He was unaware of the enormity of the offense.
- Suçun iğrençliğinden habersizdi.
Tom always tries to blame someone else for his failures.
- Tom hataları için her zaman başka birini suçlamaya çalışır.
She consented to take the blame.
- Suçu üstlenmeye razı oldu.
To err is human. To blame somebody else for your errors is even more human.
- Hatasız kul olmaz. hataların için başka birini suçlamak daha insanidir.
Don't blame him for the error.
- Hata için onu suçlamayın.
You are both in the wrong.
- Her ikiniz de suçlusunuz.
They blamed themselves for being wrong.
- Hata olduğu için kendilerini suçladılar.
Was he, in fact, guilty of wrongdoing?
- Aslında o haksızlıktan dolayı suçlu muydu?
Such an offence is punished by a fine and/or imprisonment.
- Böyle bir suç ceza ve / veya hapis ile cezalandırılır.
Sami committed an offence.
- Sami bir suç işlemişti.
I don't blame you for the accident; it was not your fault.
- Kaza için seni suçlamıyorum, senin hatan değildi.
Everybody's fault is nobody's fault.
- Herkesin suçu kimsenin hatası değildir.
In Singapore, one way to punish a criminal is to whip him or her.
- Singapur'da bir suçluyu cezalandırmanın bir yolu onu ya da onu kırbaçlamaktır.
Both the old and young are guilty of sinning.
- Hem yaşlılar hem de gençler günah suçlusudur.
It was an inside job.
- İçeriden birinin yardımıyla işlenmiş bir suçtu.
He was charged to continue this job.
- O bu işe devam etmekle suçlandı.
He was guilty of making a mistake.
- O, bir hata yapmaktan suçluydu.
He is guilty of murder.
- O cinayetten suçludur.
The increase in juvenile delinquency is a serious problem.
- Çocuk suçluluğundaki artış ciddi bir sorundur.
Throwing eggs is a felony if the damage done by the eggs exceeds 400$.
- Yumurta atmak yumurtalar tarafından yapılan hasar 400 doları aşarsa bir suçtur.
What you're doing right now is a felony.
- Şu anda yaptığın şey bir suç.
Rape is always a crime of violence.
- Tecavüz her zaman bir şiddet suçudur.
Her father was accused of statutory rape.
- Onun babası ırza tecavüzle suçlandı.
Cürüm nispeti mütemadiyen fazlalaşıyor.
- Suç oranı sürekli olarak artıyor.