İki şey arasında ince farklar var.
- There are subtle differences between the two things.
Tondaki ince farklar orijinali fotokopiden ayırt eder.
- Subtle differences in tone discriminate the original from the copy.
Yazar Hollandalı ve Amerikalı öğrencilerle çalışırken hangi kültürel farklılıkları buldu?
- What cultural differences did the author find in working with Dutch and American students?
İnsanların farklılıklarının farkında olması gerekir, ama aynı zamanda onları yaygınlığını da kucaklamalılar.
- People need to be aware of their differences, but also embrace their commonness.
Uluslar arası anlaşmazlıkların barışçıl bir şekilde çözümlenmeli.
- International disputes must be settled peacefully.
II. Dünya Savaşı'ndan sonraki uluslararası anlaşmazlıklar hakkında bir tez yazıyorum.
- I am writing a thesis about international disputes after World War II.
İki ülke arasındaki bu anlaşmazlıklar, uluslararası hukuka uygun olarak çözülmelidir.
- These disputes between the two nations should be solved in accordance with international law.
Uluslar arası anlaşmazlıkların barışçıl bir şekilde çözümlenmeli.
- International disputes must be settled peacefully.
Bu iki ülke arasında önemli farklılıklar var.
- There are significant differences between those two countries.
İki oğlan arasında dikkat çekici farklılıklar vardı.
- Striking differences existed between the two boys.