steig

listen to the pronunciation of steig
ألمانية - التركية
(Drachen; Kspz.) hava-landirmak °end mus. (Intervall) cikici, cikisli, yukanlak; -e Tendenz (Börse) tereffüe temayül; in -em Umfang gittikce artan derecede -er m madenci ustabasisi
(steiler Pfad) sarp patika -eisen n krampon; tirmanma demiri; direk mahmuzu -en l. yukan cikmak
m keci (od. hirsiz) yolu; patika -bügel m l. üzengi
(in den Kopf) basina vur-mak; carpmak
(anwachsen) cogalmak, artmak, tezayüt etm
(Preise, Temperatur usw.) yük-selmek, farklanmak
(Pferd) sahlanmak; saha kalkmak
(zu Pferd) ata binmek
(Drachen; Kspz.) havalanmak; ~ und fallen (Wert, Kurs) temevvüç etm.; im Preis ^ pahalilanmak; im Wert ^ (Grundstück) seref bulmak; Die Aktien stiegen aufs doppelte. Aksiyonlar iki misline yükseldi. ^ lassen l. yükseltmek, artirmak
(auf e-n Baum) agaca tirmanmak
(vom Pferd) attan inmek
(Antritt) ayaklik
an. üzengi kemigi; azmi rikäbi; j-m den ^ halten ßg. b-nin ilerlemesine yardim etm. -e / l. (Treppe, Leiter) merdiven
الإنجليزية - التركية

تعريف steig في الإنجليزية التركية القاموس.

increasing
{s} çoğalan
increasing
artan

Leyla'nın giderek artan orandaki garip davranışları onun anne ve babasını çok endişelendiriyordu. - Layla's increasingly odd behavior worried her parents a lot.

Artan bir şekilde yardımına ihtiyacım var. - I increasingly need your help.

scramble
{f} karıştırmak
increasing
artırıcı
increasing
yükseltme
increasing
artağan
increasing
(Kimya) artma

Yurt dışına çıkan Japon sayısı yıldan yıla artmaktadır. - The number of Japanese going overseas has been increasing year by year.

Cinayetlerin sayısı Japonya gibi bir ülkede bile artmaktadır. - The number of murders is increasing even in a country like Japan.

scramble
çekişmek
increasing
{i} artış
increasing
{f} art

Bu kasabanın nüfusu artıyor. - This town is increasing in population.

O, atmosferdeki karbon dioksit miktarlarının artmasından dolayı Dünyanın ısınmasını tanımlamak için kullanılan bir terimdir. - It is a term used to describe the warming of the earth due to increasing amounts of carbon dioxide in the atmosphere.

scramble
itişip kakışmak
scramble
dalaşma
increasing
artarak
increasing
{i} artırma

Ne yazık ki kavşaklardaki trafik sinyallerinin sayısını artırmak trafik kazalarının sayısın azaltmaya yardımcı olmadı. - Unfortunately, increasing the number of traffic signals at intersections didn't help decrease the number of traffic accidents.

increasing
(isim) artırma
increasing
(sıfat) çoğalan
scramble
tırmanarak gitme
scramble
kapış
scramble
kapma
ألمانية - الإنجليزية
via ferrata
scramble
increasing

Demand for imported cars is increasing due to lower prices. - Die Nachfrage nach importierten Autos steigt aufgrund geringerer Preise.

Generally speaking, savings are increasing. - Allgemein gesagt steigen die Spareinlagen.

Steig- und Sinkmesser
rate-of-climb indicator
Steig- und Sinkmesser
rate-of-climb-and-descent indicator /RCDI/
Steig- und Sinkmesser
vertical speed indicator /VSI/
Steig- und Sinkmesser
variometer
Steig- und Sinkmesser
vertical velocity indicator /VVI/
Steig
upstream