تعريف sonnen في ألمانية التركية القاموس.
- {'zonın} de güneşlenmek
- güneşletmek
- güneşe sermek
- sich sonnen
- güneşlenmek
المصطلحات ذات الصلة
تعريف sonnen في الإنجليزية التركية القاموس.
- solar
- {s} güneş
Eski Yunanlar güneş sistemi hakkında bizim bildiğimiz kadar çok şey biliyorlardı.
-The ancient Greeks knew as much about the solar system as we do.
Ev güneş enerjisi ile ısıtılmaktadır.
-The house is heated by solar energy.
- solar
- güneş ile ilgili
- solar
- (Tıp) soler
- solar
- güneşle ilgili
- solar
- güneşsel
- solar
- güneşe göre hesaplanan
- solar
- karın boşluğu
- solar
- güneş etkisiyle meydana gelen
- solar
- küsuf
- solar
- {s} güneşin etkisiyle meydana gelen
- solar
- (Mukavele) güneşe ait, güneş
- solar
- {s} solar
- solar
- solar eclipse güneş tutulması
- solar
- şemsi
- solar
- solar spectrum güneş tayfı
- solar
- gün tutulması
- solar
- (Tıp) Güneşe benzeyen, solaris
المصطلحات ذات الصلة
تعريف sonnen في ألمانية الإنجليزية القاموس.
- suns
Have you ever seen such a beautiful sunset?
-Haben Sie jemals so einen schönen Sonnenuntergang gesehen?
Never have I seen such a beautiful sunset.
-Ich habe nie so einen schönen Sonnenuntergang gesehen.
- solar
A cost-effective way to explore the Solar System was to send thousands of robotic probes to scour celestial bodies for data.
-Eine kostengünstige Art der Erforschung des Sonnensystems bestand darin, Tausende Robotersonden loszuschicken, damit diese von den Himmelskörpern Daten sammelten.
Solar energy does not threaten the environment.
-Sonnenenergie ist keine Gefahr für die Umwelt.
- to bask
- Sonnen…
- solar
- Liegestuhl (zum Sonnen)
- sun-lounger
- sich in etwas sonnen
- to bask in something
- sich sonnen
- to sun oneself
- sich sonnen
- to bask