Özellikle, ben bir üniversite okutmanıyım.
 - Specifically, I'm a university lecturer.
Sadece örgütlenmemiş okutmanlardan nefret etmiyor musunuz?
 - Don't you just hate unorganized lecturers?
Konferansçının belâgatlı konuşmasından derinden etkilendik.
 - We were deeply impressed by the lecturer's eloquent speech.
Konferansçı genel olarak Amerikan edebiyatı ve özellikle Faulkner hakkında konuştu.
 - The lecturer spoke generally about American literature and specifically about Faulkner.
Flandre'da İngilizce olarak ders veren profesör ve öğretim elemanlarının yüzde 10 ila 20 arasındakileri, gerekli dil seviyesine ulaşmadılar.
 - In Flanders between 10 and 20 percent of professors and lecturers teaching in English did not attain the required language level.