Çin'de başka bir arkadaşım var.
- I have another friend in China.
Bir şiiri başka bir dile çevirmek zordur.
- It is difficult to translate a poem into another language.
Tom onu bir daha denemeye karar verdi.
- Tom decided to give it another try.
Tom resme bir daha baktı.
- Tom took another look at the picture.
Oldukça farklı bir nedenden dolayı ona yazdım.
- I wrote to him for quite another reason.
Bu, farklı bir çift ayakkabı.
- This is an another pair of shoes.
Ayrıca başka bir nedeni vardı.
- There also was another reason.
Otobüsler art arda ayrıldı.
- The buses left one after another.
Lütfen bana başka bir tane daha gösterin.
- Please show me another one.
Bu gömleği sevmiyorum. Bana başka bir tane göster.
- I don't like this shirt. Show me another.
O, birayı bitirdi ve bir tane daha ısmarladı.
- He finished the beer and ordered another.
Sana bir tane daha alayım.
- Let me buy you another one.
Başka biri oldum gibi hissediyorum.
- I feel like another person.
Sen kendi suçlarını hatırladığında, başka birininkini unutursun.
- When you remember your own crimes, you forget another's.
On dakikalık bir başka yürüyüş bizi kıyıya getirdi.
- Another ten minutes' walk brought us to the shore.
Onlar bunu bir başka gün bitirecekler.
- They'll finish this another day.
Bunu sevmedim. Bana bir başkasını göster.
- I don't like this. Show me another.
Başkasını bulmalıyım.
- I have to find another one.
Her ev diğerine yakındır.
- Each house is near another.
Bir gün geçti. Sonra diğeri.
- One day passed. Then another.
Fadıl asla başka birisine zarar veremez.
- Fadil can never hurt another person.