تعريف soluti̇on في الإنجليزية التركية القاموس.
- solution
- çözüm
Biz, sorunun çözümüne gelince farklılık gösterdik.
- We differed as to the solution to the problem.
Bir çözüm yoksa, öyleyse hiçbir sorun yok.
- If there's no solution, then there's no problem.
- solution
- çözelti
Fenolftalein, 10.0 ya da daha fazla bir pH'a sahip olan bir baz varlığında parlak mora dönüşecektir ve 8.2 ya da daha az bir pH değerine sahip bir çözeltinin varlığında renksiz kalacaktır.
- Phenolphthalein will turn fuchsia in the presence of a base with a pH of or above 10.0 and will remain colorless in the presence of a solution with a pH of or below 8.2.
Bu çözeltide kaç mol bor var?
- How many moles of boron are there in this solution?
- solution
- {i} solüsyon
Adam, gümüş solüsyonu içtikten sonra sürekli olarak mavileşti.
- The man turned permanently blue after he drank the silver solution.
Zayıf bir şeker solüsyonu hazırladım.
- I prepared a weak sugar solution.
- solution
- çözme
Bu bulmacayı çözmek zaman gerektirmedi.
- The solution of the puzzle required no time.
- solution
- çıkış yolu
- solution
- zagon
- solution
- mayi
- solution
- (Kimya) çözülme
- solution
- (Matematik) çözümleme
- solution
- eriyik
- solution
- çare
Tom bir çözüm bulmak için çaresiz olduğunu söyledi.
- Tom said he was desperate to find a solution.
- solution
- çözüm yolu
En iyi çözüm yolu sadece, deneme-yanılma yöntemi ile bulunabilir.
- The best solution can only be found by a process of trial and error.
Her iki taraf da çözüm yolunda bir adım attı.
- Both parties took a step towards a solution.
- solution
- erime
- solution
- çözünme
- solution
- {i} kim. çözelti, solüsyon, eriyik
- solution
- {i} çıkar yol
- solution
- {i} mat. çözüm
- solution
- (Tıp) Hastalığın kriz devresi veya sonu
- solution
- {i} kim. çözünme, çözülme
- solution
- çözelti/çözüm
- solution
- {i} halletme
- solution
- (Tıp) Erime, sulp veya gaz halinde bir cismin suda erimesi, erimiş, made, mahlül, eriyik, solüsyon
- solution
- {i} ara verme
- solution
- bir hastalığın kriz devresi veya nihayeti
- solution
- (Askeri) HABER ÇÖZME: Bak. "solve"
- solution
- hal
Hâlâ çözümü bulmadık.
- We still haven't found the solution.
- solution feeder
- (Kimya) çözücü sürücüsü
- solution method
- çözüm yöntemi
- solution of urea
- üre çözeltisi
- solution oriented
- çözüm odaklı
- solution partner
- çözüm ortağı
- solution pressure
- (Kimya) çözelti basıncı
- solution seeking
- çözüm arayışı
- solution seeking
- çözüm arama
- soil solution
- toprak çözeltisi
- solid solution
- katı çözelti
- solid solution
- sert çözelti
- solution focused therapy
- Çözüm odaklı terapi
- solution mining
- eritmeli madencilik
- solution to a division problem (mathematics)
- bir bölünme sorunu (matematik çözüm)
- soaking solution
- nemlendirici solüsyonu
- soaking solution
- (isim)mlendirici solüsyonu
- soap solution
- sabun çözeltisi
- soda solution
- soda çözeltisi
- sodium hydroxide solution
- sodyum hidroksit çözeltisi
- sodium hypochlorite solution
- sodyum hipoklorit çözeltisi
- soil solution
- zemin solüsyonu
- solution of aniline colour
- (Tekstil) anilin boyası eriyiği
- solution of aniline dye
- (Tekstil) anilin boyası eriyiği
- solution set
- cozum kumesi
- acid solution
- asit solüsyonu
- ammonia solution
- amonyak çözeltisi
- basic solution
- (Kimya) bazik çözelti
- bayes solution
- (Bilgisayar) bayes çözümü
- come up with a solution
- çözüme ulaştırmak
- complete solution
- tam çözüm
- comprehensive solution
- (Politika, Siyaset) kapsamlı çözüm
- dental solution
- (Tıp) diş çözeltisi
- dip solution
- (Tıp) daldırma çözeltisi
- explicit solution method
- (Askeri) açık çözüm yöntemi
- extended basic solution
- (Bilgisayar,Teknik) genişletilmiş temel çözüm
- find a solution
- çözüme ulaşmak
- find a solution
- çözüme ulaştırmak
- found a solution
- (Bilgisayar) bir çözüm buldu
- irrigation solution
- (Tıp) yıkama çözeltisi
- irrigation solution
- (Tıp) irrigasyon solüsyonu
- isotonic solution
- (Gıda) ızotonik çözelti
- molar solution
- (Tıp) molar çözelti
- offer a solution
- çözüm önerisi getirmek
- offer a solution
- çözüm önerisinde bulunmak
- offer a solution
- çözüm sunmak
- offer a solution
- çözüm önermek
- pickling solution
- dekapaj çözeltisi
- pickling solution
- paklayıcı
- produce a solution
- çözüm üretmek
- produce solution
- çözüm üretmek
- provide a solution
- çözüm sunmak
- provide solution
- çözüm sağlamak
- rectal solution
- (Tıp) rektal çözelti
- resolution solution
- (Tıp) ayrışma çözeltisi
- salt solution
- salamura
- salt solution
- tuz solüsyonu
- seek a solution
- çözüm aramak
- seek for solution
- çözüm aramak
- solution
- (Askeri) haber çözme
- solution
- yol
Her iki taraf da çözüm yolunda bir adım attı.
- Both parties took a step towards a solution.
En iyi çözüm yolu sadece, deneme-yanılma yöntemi ile bulunabilir.
- The best solution can only be found by a process of trial and error.
- solutions
- (Tıp) solüsyonlar
- suit solution
- tuzlu çözelti
- suit solution
- tuzlu eriyik
- there is no other solution
- başka çaresi yok
- try to find a solution
- çıkar yol aramak
- try to find a solution
- çare bulmaya çalışmak
- try to find a solution
- yol aramak
- volumetric solution
- (Tıp) faktörlü çözelti
- volumetric solution
- (Tıp) volumetrik
- agar-agar solution
- agaragar eriyiği
- alkaline solution
- alkali çözelti
- aqueous solution
- sulu çözelti
- balanced solution
- dengeli çözelti
- benchmark solution
- denektaşı çözümü
- caustic potash solution
- potasyum hidroksit çözeltisi
- colloidal solution
- koloidal çözelti
- concentrated solution
- derişik çözelti
- contaminated solution
- kontamine solüsyon
- critical solution temperature
- kritik çözelti sıcaklığı
- dilute solution
- seyreltik çözelti
- dye solution
- boya çözeltisi
- heat of solution
- erime ısısı
- heat of solution
- erime sıcaklığı
- ideal solution
- ideal çözelti
- impregnated solution
- emdirilmiş çözelti
- iodine solution
- iyot çözeltisi
- isotonic solution
- izotonik çözelti
- iterative solution
- tekrarlı çözüm
- neutral solution
- nötr çözelti
- neutral solution
- yansız çözelti
- permanent solution
- kalıcı çözüm
- saline solution
- tuz solusyonu
- salt solution
- tuzlu eriyik
- salt solution
- tuz çözeltisi
- saturated solution
- doygun çözelti
- saturated solution
- doymuş çözelti
- standard solution
- standart çözelti
- stock solution
- ihtiyat çözeltisi
- unsaturated solution
- doymamış eriyik
- aliphatic solution
- alifatik çözelti
- alkaline clean solution
- alkaline temizlik çözeltisi
- copper solution
- bakır çözüm
- dampening solution
- (Matbaacılık, Basımcılık) Nemlendirme solüsyonu
- development; solution
- gelişimi; çözüm
- dobells solution
- dobells çözüm
- each of the durable solution options
- kalıcı çözüm seçeneklerden her biri
- electrolytic solution
- elektrolitik çözelti
- emergency solution
- acil çözüm
- etching solution
- dağlama çözeltisi
- final solution
- nihai çözüm
- find a solution
- bir çözüm bulmak
- graphic solution
- grafik çözüm, çizgesel çözüm
- intravenous solution
- (Tıp, İlaç) Serum, damariçi solüsyon
- neutral solution
- nötr çözelti, yansız çözelti
- normal solution
- normal çözelti
- pickling solution
- dekapaj çözeltisi, paklama çözeltisi, paklayici
- problem solution
- problem çözümü
- rinsing solution
- çözüm durulama
- saturated solution
- doymuş çözelti, doygun çözelti
- solution
- çözüm bulma
- solutions
- çözümler
Bence insanlar sorunlarına makul çözümler bulabilmek için birlikte çalışmalılar.
- I think people should work together to find reasonable solutions to their problems.
Bazı Siyahiler daha radikal çözümler arıyor.
- Some Blacks seek more radical solutions.
- solutions
- çözümleri
- solutions
- çözeltiler
- tincture, chemical solution
- tentür, kimyasal çözüm
- unsaturated solution
- doymamış çözelti
- water solution
- su solüsyonu
- win-win solution
- her halükarda her iki tarafından da kazançlı çıktığı durum/çözüm
- Bayes solution
- Bayes cozumu
- Fehlin's Solution
- (Tıp) Bir ortamda şeker mevcudiyetini saptamak ve mevcut şekerin miktarını belirlemek için kullanılan bir bakır sülfat çözeltisi
- acidic solution
- (Kimya) asidik çözelti
- alkali solution
- (Kimya) alkali solüsyon
- alkali solution
- (Fizik) alkali çözelti
- alkaline solution
- (Tekstil) sodalı su
- alternative solution
- değişik çözüm
- ammonia solution
- (Tekstil) amonyak eriyiği
- base solution
- (Kimya) baz çözelti
- basic feasible solution
- temel olurlu cozum
- basic solution
- temel cozum
- benedicts solution
- (Tıp) Kolayca redüklenen bir bakır sülfat çözeltisi
- bitumen solution
- bitüm çözeltisi
- blank solution
- (Nükleer Bilimler) boş çözelti
- brine solution
- salamura çözeltileri
- buffered solution
- (Kimya) tamponlanmış çözelti
- burrow’s solution
- (Tıp) burrows solüsyonu
- burrow’s solution
- (Tıp) burrows solüsyonu
- choracetophenone solution
- (Askeri) KLORASETOFENON ERİĞİ/SOLÜSYONU: Klorasetofenonun, personele karşı püskürtülen ve zayıf (CNB) ve şiddetli (CNS) neviden iki eriğinden biri
- cleaning solution
- temizleme solüsyonu
- cn solution
- (Askeri) CN ERİYİKİ: Klorasetefenonun; ya benzin ve karbon tetraklorür (CNB) veya kloropikrin ve kloroform (CNS) eriyiği. CN eriyiği, göz yaşartıcı bir imla hakkı olarak kullanılır
- collodion solution
- (Kimya) kolodyum
- colloid solution
- (Tıp) kolloid solüsyon
- colloidal solution
- kolloidal eriyik,koloidal çözelti
- complementary solution
- tekturel cozum
- concentrated solution
- konsantre çözelti
- conjugate solution
- (Kimya) birleşmiş çözelti
- contaminated solution
- bulaşık çözelti
- cuprous chloride solution
- bakır klorür çözeltisi
- cutler solution
- (Tıp) cutler solüsyonu
- dakin solution
- (Tıp) dakin solüsyonu
- dakin’s solution
- (Kimya) dakin solüsyonu
- danc solution
- (Askeri) dank eriyiği
- danc solution
- (Askeri) DANK MAHLULÜ: Bir kimya maddesi (RH-195) ile bir eritkenden (asetilen tetraklorür) ibaret bir eriyik. Bu eriyik, yakıcı gazla gazlanmış sahaların veya eşyaların temizlenmesinde kullanılır
- darow solution
- (Tıp) darrow solüsyonu
- darrows solution
- (Tıp) Potasyum klorür, sodyum klorür ve sodyum laktat ihtiva eden bir çözelti
- dialysis solution
- (Tıp) dializ solüsyonu
- dialysis solution
- (Tıp) diyaliz solüsyonu
- dilute solution
- zayıf çözelti
- ear wash solution
- (Tıp) kulak yıkama çözeltisi
- early solution
- erken çözüm
- electrolytic solution
- (Kimya) elektrolit çözeltisi
- extraction solution
- özüt çözeltisi
- feasible solution
- olurlu cozum
- fehling solution
- (Kimya) fehling çözeltisi
- find a solution
- çaresine bakmak
- fixing solution
- (Tıp) bağlayıcı solüsyon
- fixing solution
- (Tıp) bağlayıcı çözelti
- foam solution
- köpük çözeltisi
- general solution
- (Askeri) GENEL HABER ÇÖZME: Özel bir haber açma şekli ile haber çözmeden farklı olarak, kripto sisteminin bünyesinde kendi tekniğinden meydana gelmiş zayıf noktalardan faydalanma esasına dayanan kripto analiz usulü ile haber çözme
- geometric solution
- (Matematik) geometrik çözüm
- gingival solution
- (Tıp) dişeti çözeltisi
- golgi solution
- (Tıp) golgi solüsyonu
- graphic solution
- (Bilgisayar) çizgesel çözüm
- hartmann's solution
- (Tıp) Elekrolit kaybının telafisi için kullanılan bir çözelti
- heat of solution
- çözelti ısısı
- homogeneous solution
- tekturel cozum
- hypochlorite solution
- (Kimya) hipoklorit eriyiği
- hypotonic solution
- (Gıda) hipotonik çözelti
- installment solution
- taksit çözümü
- interlocutory solution
- (Kanun) muvakkat çözüm
- javel solution
- (Tıp) javel suyu
- look for a solution
- çözüme gitmek
- lugol solution
- (Tıp) lugol solüsyonu
- lugol's solution
- (Tıp) İçinde potasyum iyodür ve iyot bulunan sulu bir çözelti
- master ferric ion solution
- (Nükleer Bilimler) referans ferrik iyon çözeltisi
- membrane curing solution
- püskürtme kür çözeltisi