Bu kurs İlkyardımda temel becerileri öğretir.
- This course teaches basic skills in First Aid.
Tom insani becerilerini geliştirmeli.
- Tom needs to improve his people skills.
Aleti ustalıkla idare etti.
- He handled the tool skillfully.
Çalışan bir adama yaşına göre değil maharetine göre ödeme yapılmalı.
- A working man should be paid in proportion to his skill, not his age.
Öğrenciler, okuma yeteneklerini geliştirmeliler.
- Students should develop their reading skills.
İyi bir tercüman olmak için, sanırım Tom yeteneklerini biraz daha geliştirmeli.
- To be a good translator, I think Tom needs to hone his skills a bit more.
Yeteneği ve sanatı olan bu dünyada ünlü olur.
- He who has skill and art, becomes famed in the world.
Yetenekli sanatkâr parçalanmış vazoyu parça parça restore etti.
- The skilled craftsman restored the shattered vase piece by piece.
Ya becerikli ya da tembel ama her ikisi değil.
- Either skillful or lazy. But not both.
Tom bunu yapmada becerikli.
- Tom is skillful at doing that.
O video oyunlarında yetenekli birisi.
- He's skilled at videogames.
Tom yetenekli, değil mi?
- Tom is skilled, isn't he?
İyi bir tercüman olmak için, sanırım Tom yeteneklerini biraz daha geliştirmeli.
- To be a good translator, I think Tom needs to hone his skills a bit more.
Sanırım bir yerli konuşur ile daha sık konuşsam, İngilizce yeteneklerim çabucak gelişir.
- I think if I talked more often with a native speaker, my English skills would improve quickly.
Onunla çok ustaca başa çıktın.
- You handled that very skillfully.
Erkek kardeşi sakardır, ama o usta bir cerrahtır.
- His brother is all thumbs, but he is a skillful surgeon.
O, babası kadar ustaca kayar.
- He can ski as skillfully as his father.
Homer diğer bütün şairlere ustaca yalan söyleme sanatını öğretti.
- Homer has taught all other poets the art of telling lies skillfully.
Yönetim becerilerinden dolayı ona oldukça saygı duyulur.
- He's well respected for his management skills.
Tom insani becerilerini geliştirmeli.
- Tom needs to improve his people skills.
Aleti ustalıkla idare etti.
- He handled the tool skillfully.
Aleti ustalıkla idare etti.
- He handled the tool skillfully.
O babası kadar ustaca kayak yapabilir.
- He can ski as skilfully as his father.
O babası kadar ustaca kayak yapabilir.
- He can ski as skilfully as his father.
Kız parmakları ile yeteneklidir.
- The girl is skillful with her fingers.
Bu takımın daha yetenekli oyunculara ihtiyacı var.
- The team needs more skillful players.
And I am skiller than you.
... it's just a new skill set for this new generation. >>Kevin Allocca: And I would be remiss if ...
... that shows the worker skill breakdown. ...