Kendim hakkında yazmıyorum. Her bir benzerlik tamamiyle tesadüftür.
- I am not writing about myself. Any similarity is purely coincidental.
Benzerlik oldukça belirsiz.
- The similarity is pretty vague.
Yeni Zelanda'nın iklimi, Japonya'nınkine benzerdir.
- The climate of New Zealand is similar to that of Japan.
Benim görüşüm seninkine benzer.
- My opinion is similar to yours.
Sen herhangi bir benzerlik görüyor musun?
- Do you see any similarities?
Benzerlikler görüyorum.
- I see the similarities.
Pozitron bir elektrona benzeyen küçük bir parçacıktır fakat pozitif elektrik yüklüdür.
- A positron is a small particle similar to an electron, but with a positive electric charge.
Biz bir taşa çok benzeyen bir tür zehirli kurbağa inceliyoruz.
- We study a species of poisonous frog very similar to a stone.
Lisa o kadar yeteneklidir ki kendisi için vida ve benzeri küçük nesneleri bile yapabilir.
- Lisa is so skillful that she can even make screws and similar small objects for herself.
Biz çok benzeriz ve aynı zamanda çok farklıyız.
- We are so similar and so different at the same time.
Benzerlikler görüyorum.
- I see the similarities.
Malezya dilinin Endonezya diliyle pek çok benzerlikleri vardır.
- Malay has many similarities with Indonesian.
Benzerlikler görüyorum.
- I see the similarities.
Benzerlikleri dikkate alarak başlayalım.
- Let's begin by considering the similarities.
Bütün ömrümce buna müşabih şey görmedim.
- I haven't seen something similar my whole life.
Hepiniz aynı şekilde davranıyorsunuz.
- You all display similar behavior.
Benzer bir durumda, aynı şeyi yaparım.
- In a similar situation, I'd do the same.
Çoğu insan aynı hataları yapar.
- Many people make similar mistakes.
... tracks from your library that go great together. To do this, we look at artist similarity, ...