O çok akıllı bir avukat ve politikacıdır.
 - He was a very smart lawyer and politician.
Lincoln iyi bir siyasetçi ve akıllı bir avukattı.
 - Lincoln was a good politician and a smart lawyer.
Birçok Amerikalı için, iki partili siyasal sistem doğal görünüyor.
 - To many Americans, a two-party political system seems natural.
Tarih hayli siyasallaştırılmış bir konudur.
 - History is a highly politicized subject.
Birisi o politikacıyı öldürmekle tehdit etti.
 - Someone made a threat to kill that politician.
Acemi asker skandalı kamu görevlilerini ve rüşvet olarak RecruitCoscom'dan gizli payları alan politikacıları ilgilendiren bir rüşvet skandalıdır. Hisseler sürekli yükseliyordu.
 - The Recruit scandal is a corruption scandal concerning public officials and politicians who accepted as bribes undisclosed shares from the RecruitCoscom company. The shares had been rising steadily.
Onlar siyasi sığınma aldıktan sonra vatandaş oldu.
 - They became citizens after receiving political asylum.
Lincoln eski siyasi rakibini karşıladı.
 - Lincoln welcomed his old political opponent.