sensibel

listen to the pronunciation of sensibel
ألمانية - التركية
{zen'zi: bıl} duyar(lı), duygun, hassas
duyarlı
duygun
الإنجليزية - التركية

تعريف sensibel في الإنجليزية التركية القاموس.

sensitive
duyarlı

O, soğuğa karşı çok duyarlıdır. - He is very sensitive to cold.

Bir köpek kokuya duyarlıdır. - A dog is sensitive to smell.

sensitive
hassas

Ayako'nun cildi kimyasallara karşı hassastır. - Ayako's skin is sensitive to chemicals.

Tom hassas bir çocuk. - Tom is a sensitive child.

sensitive
{s} içli
sensitive
çabuk etkilenen
sensitive
(Tıp) sansitif
sensitive
duyar

İnsan cildi sıcaklık değişikliklerine karşı çok duyarlıdır. - Man's skin is very sensitive to temperature changes.

Isıya karşı çok duyarlıyım. - I am very sensitive to heat.

sensitive
narin
sensitive
çok duygusal
empathetic
Empati kurabilen
empathic
(Tıp) Empati ile ilgili
empathic
(Tıp) Empati gösteren
sensitive
(Biyoloji) sensitif
sensitive
hassas kimse
sensitive
alıngan kimse
sensitive
(Askeri) HASSAS: Açıklanması himayesinde bulundurduğu kişinin güvenliğine tehdit, yüz kızarıklığı ve ihlal oluşturan özel koruma gerektiren. Bir kuruluş, tesis, şahıs, mevki-makam, doküman, malzeme veya faaliyete tatbik edilebilir
sensitive
{s} to -e duyarlı, -e hassas
sensitive
(sıfat) duyarlı, hassas, alıngan, duygulu, içli
sensitive
{s} içli; alıngan
ألمانية - الإنجليزية
empathic
sensitive

She is very sensitive to criticism. - Sie reagiert auf Kritik sehr sensibel.

empathetic
sensibel (Umsicht/Fingerspitzengefühl erfordernd)
sensitive
empfindlich sein (zu sensibel)
to have a thin skin