schulen

listen to the pronunciation of schulen
ألمانية - التركية
öğretmek, eğitmek
الإنجليزية - التركية

تعريف schulen في الإنجليزية التركية القاموس.

train
{f} eğitmek

Köpekleri eğitmek kolay değil. - It is not easy to train dogs.

Dan Linda'yı eğitmek bile istememişti. - Dan didn't even want to train Linda.

train
tren

Sonraki durakta trenden ineceğim. - I'm getting off the train at the next stop.

En yakın tren istasyonu nerede? - Where is the closest train station?

train
{f} alıştırma yapmak
train
antreman yapmak
train
çalıştırmak

Bu makineyi çalıştırmak için özel bir eğitim gerekli değil. - No special training is needed to operate this machine.

train
yetişmek

Trene yetişmek için yeterli zamanımız var. - We have enough time to catch the train.

Sadece trene yetişmek için istasyona aceleyle gittik. - We hurried to the station only to miss the train.

train
yetiştirmek
train
olaylar/düşünceler zinciri
groups
gruplar

O, ırkçı gruplarla temas halinde olduğunu mahkemede itiraf etti. - He confessed in court that he was in touch with racist groups.

Onlar beşer kişilik gruplar oluşturdular. - They formed themselves in groups of five.

schools
okullar

Okulları değiştirmem gerekiyor. - I have to change schools.

1986'ya kadar İngiltere'nin okullarında, çocukları kemerlerle, değneklerle ve sopalarla cezalandırmak yasaldı. - Until 1986, in the schools of England, it was legal to punish children with belts, sticks, and clubs.

train
eğit(mek)
train
{i} yildiz
train
{i} kervan

Develerden oluşan uzun bir kervan batıya doğru ilerliyordu. - A long train of camels was moving to the west.

train
{i} katar; kafile
train
{f} eğitmek, terbiye etmek, yetiştirmek
train
{f} nişan almak
train
dalları kazık veya
train
hayvanı tuzağa çekmek için sıralanmış yem