تعريف saldiri في التركية الإنجليزية القاموس.
- saldırı
- attack
At the Battle of Verdun, French forces stopped a German attack.
- Verdun Savaşında,Fransız güçleri bir Alman saldırısını durdurdu.
The enemy attack ended at dawn.
- Düşman saldırısı şafakta sona erdi.
- saldırı
- assault
Tom currently faces charges of aggravated assault.
- Tom şu anda ağırlaştırılmış saldırı suçuyla yüz yüze.
He was charged with assault and battery.
- Saldırı ve darptan suçlandı.
- saldırı
- offensive
They went on the offensive in the first half.
- Onlar ilk yarıda saldırıya geçti.
The plans for the offensive were secret.
- Saldırı planları gizliydi.
- saldırı
- aggression
The aggression was provoked by all those gratuitous insults.
- Saldırı tüm bu gereksiz hakaretler tarafından kışkırtıldı.
We have to defend our country from the foreign aggression.
- Ükemizi yabancı saldırısından korumak zorundayız.
- saldırı
- onslaught
The defenders checked the onslaught by the attackers.
- Savunucular saldırganlar tarafından yapılan saldırıyı kontrol etti.
- saldırı
- offense
He was unaware of the enormity of the offense.
- Saldırının büyüklüğünden habersizdi.
The best defense is a good offense.
- En iyi savunma iyi bir saldırıdır.
- saldırı
- pounce
- saldırı
- scrimmage
- saldırı
- scrummage
- saldırı
- onset
- saldırı
- charge
Tom has been charged with assault and battery.
- Tom saldırı ve darp ile suçlandı.
He was charged with assault and battery.
- Saldırı ve darptan suçlandı.
- saldırı
- offence [Brit.]
- saldırı
- thrust
- saldırı
- raid
The air raid was demoralizing for the enemy.
- Hava saldırısı düşman için cesaret kırıcıydı.
He completed many dangerous bombing raids.
- Bir sürü tehlikeli bombardıman saldırılarını tamamladı.
- saldırı
- attack, aggression, assault, charge, invasion hücum, taarruz, tecavüz
- saldırı
- scrum
- saldırı
- (Hukuk) agression
- saldırı
- dash
- saldırı
- invasion
- saldırı
- (Askeri) strike
The USSR will only use air strikes in the country as a last resort.
- SSCB sadece son çare olarak ülkede hava saldırılarını kullanacak.
The USA will only use air strikes in the country as a last resort.
- ABD yalnızca son çare olarak ülkede hava saldırılarını kullanacak.
- saldırı
- (Politika, Siyaset) violation
- saldırı
- attack on
- saldırı
- offence
- saldırı
- rush
- saldırı
- munition attack
- saldırı
- sally
- saldırı
- onrush
- saldırı
- {i} mugging
Many muggings go unreported.
- Soygun amaçlı birçok saldırı bildirilmiyor.
- saldırı
- broadside
- Saldırı
- assailment
- saldırı
- to attack
- saldırı
- diatribe
- saldırı
- {i} lunge
- saldırı düzenlemek
- attack
- saldırı anı
- zero hour
- saldırı durumuna geçmek
- stand to
- saldırı fırsatı
- ammunition
- saldırı halinde
- on the offensive
- saldırı ile ilgili
- aggressive
- saldırı pozisyonunda
- atilt
- saldırı saati
- h hour
- saldırı silahları
- mil . offensive weapons
- saldırı sonucu olan
- violent
- saldırı teknesi
- assault boat
- savaş ilan etmeden yapılan ani saldırı
- sneak attack
- nükleer saldırı
- strike
- cinsel saldırı
- (Pisikoloji, Ruhbilim) sexual assault
- elektronik saldırı
- (Askeri) electronic attack
- fiili saldırı
- (Kanun) assault
- aktif saldırı
- (Bilgisayar) active countermeasures
- aktif saldırı
- active countermeasure
- bir saldırı bildirmek istiyorum
- I want to report an attack
- bombalı saldırı
- bomb attack, bombing attack
- bombalı saldırı
- bomb attack
- denizden saldırı
- sea invasion
- elektronik saldırı (eski adıyla Elektronik Karşı Tedbirler (ECM)); acil faaliyet
- (Askeri) electronic attack (previously ECM); emergency action; executive agent; executive assistant
- fiziksel saldırı
- physical assault
- fiziksel saldırı
- strong arm
- helikopter saldırı gücü
- (Askeri) helicopter assault force
- karşı saldırı
- counterattack
- karşı saldırı
- countercharge
- karşı saldırı
- riposte
- nedensiz saldırı
- wanton attack
- sözle saldırı
- broadside
- zırhlı saldırı helikopteri
- (Askeri) attack helicopter
- önleyici saldırı
- preemptive attack