sah'english | adronato

listen to the pronunciation of sah'english | adronato
الإنجليزية - التركية

تعريف sah'english | adronato في الإنجليزية التركية القاموس.

her
ona

Banka ona 500 dolar ödünç verdi. - The bank lent her 500 dollars.

Ona kendi odamı gösterdim. - I showed her my room.

her
kendine

Kız bayıldı, fakat biz onun yüzüne su döktüğümüzde o kendine geldi. - The girl fainted, but she came to when we threw water on her face.

O kendi kendine mırıldanıyor. - She is muttering to herself.

her
onu

Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi. - He promised to meet her at the coffee shop.

Aşk onu rüyalarında görmektir. - Love is seeing her in your dreams.

her
dişil onun
her
onun

Onun ailesi ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum. - I don't know anything about her family.

Onun elleri buz kadar soğuktu. - Her hands were as cold as ice.

her
{z} dişil onu; ona; ondan; onun: He loves her. Onu seviyor. He looked at her. Ona baktı. They hated her. Ondan nefret ettiler. It pleased
her
kendisi

Yeni bir araba satın alması için babasına baskı yaptığında Catherine'nin bir art niyeti vardı; O, arabayı kendisinin sürebileceğini umuyordu. - Catherine had an ulterior motive when she urged her father to buy a new car. She hoped that she'd be able to drive it herself.

Kendisini ateşle ısıttı. - She warmed herself by the fire.

her
ondan

Bu eski madeni paraları ondan aldım. - I got these old coins from her.

Seni ondan daha çok seviyorum. - I love you more than her.

her
dişil onu
her
(dişil) onu
her
o
الإنجليزية - الإنجليزية
her