This utterance is not a sentence.
- Bu söyleyiş bir cümle değildir.
I recollect his saying so.
- Ben onun öyle söyleyişini hatırlıyorum.
It doesn't matter what he said.
- Söylediği şeyin hiçbir önemi yok.
I remember what he said.
- Onun ne söylediğini hatırlıyorum.
Don't forget what I told you.
- Sana söylediklerimi unutma.
He told me that his father was dead.
- O bana babasının öldüğünü söyledi.
Say it in another way.
- Onu başka bir şekilde söyle.
Some doctors say something to please their patients.
- Bazı doktorlar hastalarını memnun etmek için bir şeyler söylerler.
Tom said I looked confident.
- Tom kendimden emin göründüğümü söyledi.
I told you that in confidence, so why did you tell Jane about it?
- Onu sana sır olarak söyledim, öyleyse niçin Jane'e ondan bahsettin?
Can you please tell me what time the train leaves?
- Trenin ne zaman kalkacağını lütfen bana söyleyebilir misin?
Tell me which of the two cameras is the better one.
- İki kameradan hangisinin daha iyi olduğunu bana söyle.
He received a telegram saying that his mother had died.
- O, annesinin öldüğünü söyleyen bir telgraf aldı.
He sent me a letter saying that he'd arrive at ten tomorrow morning.
- O bana yarın sabah onda varacağını söyleyen bir mektup gönderdi.
Tom told his son not to speak with his mouth full.
- Tom oğluna ağzı doluyken konuşmamasını söyledi.
If you don't have anything nice to say, keep your mouth shut.
- Söyleyecek güzel bir şeyin yoksa ağzını kapalı tut.