For the residents of Edo, the first bonito of the year was something that had to be bought, even if it meant borrowing money.
 - Edo sakinleri için yılın ilk palamudu borç para almak anlamına gelse bile alınması gereken bir şeydi.
The residents of this town are deeply religious and patriotic people.
 - Bu kasabanın sakinleri çok dindar ve vatansever insanlar.
I closed my eyes to calm down.
 - Sakin olmak için gözlerimi kapattım.
He remains calm in the face of danger.
 - O, tehlike karşısında sakin kalır.
The mother was quieting her crying baby.
 - Anne ağlayan bebeğini sakinleştiriyordu.
I never dreamed of there being such a quiet place.
 - Ben böylesine sakin bir yer olduğunu asla hayal etmedim.
Did you give her the tranquilizer?
 - Ona sakinleştirici verdin mi?
I guess I have some tranquilizers in my bag.
 - Sanırım çantamda biraz sakinleştirici var.
Calm down and be cool.
 - Sakin ol ve rahat ol.
I was as cool as a cucumber.
 - Ben son derece sakindim.
Tom tried to stay composed.
 - Tom sakin kalmaya çalıştı.
I am a citizen of Chiba, but work in Tokyo.
 - Ben Chiba sakiniyim ama Tokyo'da çalışıyorum.
I am also a citizen of Tokyo.
 - Ben de bir Tokyo sakiniyim.
They have him sedated.
 - Onlar onu sakinleştirdiler.
She's sedated, she could not hurt a fly.
 - O sakin, bir karıncayı bile incitemez.
Sami was enjoying a leisurely life.
 - Sami sakin bir hayattan zevk alıyordu.
The police vehicle's armor plating saved the lives of its occupants.
 - Polis aracının zırh kaplaması apartman sakinlerinin hayatlarını kurtardı.
Fadil was amazingly calm and collected after he had shot Rami.
 - Fadıl, Rami'yi vurduktan sonra inanılmaz biçimde sakin ve kendindeydi.
Tom's cool, calm, and collected, even under pressure.
 - Tom, baskı altındayken bile soğukkanlı, sakin ve aklı başında.
Mary's partner is a taciturn person.
 - Mary'nin ortağı sakin bir kişidir.
Local residents are in a state of shock.
 - Yerel sakinler şok içinde.
She married a local boy.
 - O, yöre sakini bir çocukla evlendi.
He jumped into the cold and calm waters of the gulf, and started to swim through the darkness.
 - O, körfezin soğuk ve sakin sularına atladı ve karanlığın içinden yüzmeye başladı.
At night, this street is very peaceful.
 - Geceleyin bu sokak çok sakindir.
This forest is quiet and peaceful.
 - Bu orman sakin ve huzurlu.
He's trying to be cool.
 - Sakin olmaya çalışıyor.
Calm down and be cool.
 - Sakin ol ve rahat ol.
I closed my eyes to calm down.
 - Sakin olmak için gözlerimi kapattım.
Sami has to calm down.
 - Sami sakin olmak zorunda.
Tom is trying to keep cool.
 - Tom sakin olmaya çalışıyor.
Sami has to calm down.
 - Sami sakin olmak zorunda.
I closed my eyes to calm down.
 - Sakin olmak için gözlerimi kapattım.