Sami, Leyla'nın oyununda farklı roller oynadı.
- Sami played different roles in Layla's play.
Ne zaman kadın ve erkeklerin geleneksel rollerini düşünsek, ailesine destek olan kocalar ve de aile ve çocuklarına bakan karılar aklımıza gelir.
- When we think of the traditional roles of men and women in society, we think of husbands supporting the family, and wives taking care of the house and children.
Bu bilgi çağıdır, ve bilgisayarlar günlük hayatımızda gittikçe önemli rol oynuyorlar.
- This is the age of information, and computers are playing an increasingly important role in our everyday life.
Önemli bir rolüm var.
- I have an important role.
Kral açıkça anayasal görevini aşmıştı.
- The king had clearly overstepped his constitutional role.
Ben, yeni görevinde aktif bir rol alacağından eminim.
- I am sure you will take an active role in your new position.