Yolculuk etmek bugünlerde kolaydır.
- Travelling is easy these days.
Yalnız yolculuk ediyorum.
- I'm travelling alone.
Tom bir gezici satış temsilcisiydi.
- Tom was a traveling salesman.
Tom hâlâ Mary'nin grubuyla geziyor.
- Tom is still touring with Mary's band.
Amerika'daki kitapçılarda gezinmeyi dört gözle bekliyorum.
- I'm looking forward to touring bookstores in the US.
Amerika'daki kitapçılarda gezinmeyi dört gözle bekliyorum.
- I'm looking forward to touring bookstores in the US.
Tom Mary'nin grubuyla geziyor.
- Tom is touring with Mary's band.
Tom hava yoluyla seyahat etmekten kaçınmaya çalışır.
- Tom tries to avoid traveling by air.
Yurt dışına seyahat etmek benim en sevdiğim şeylerden biridir.
- Traveling abroad is one of my favorite things.
Seyahat ederek biraz vakit geçirmek istiyorum.
- I want to spend some time traveling.
Bazı insanlar cumhurbaşkanının seyahat ederek çok fazla zaman harcadığını düşünüyor.
- Some people think the president spends too much time traveling.
Onun seyahat için büyük bir merakı var.
- He has a great fancy for travelling.
Hayatım boyunca, tüm dünyada seyahat etmekten ve birçok farklı uluslarda çalışmaktan büyük zevk aldım.
- Throughout my life, I've had the great pleasure of travelling all around the world and working in many diverse nations.
Seyahat, insanları bilgili yapar.
- Traveling makes people knowledgeable.
Yurt dışında seyahat söz konusu değil.
- Traveling abroad is out of the question.
Bill'in babası bir seyyar satıcıydı.
- Bill's father was a traveling salesman.
Tom bir seyyar satıcı olarak geçimini sağlıyor.
- Tom makes a living as a traveling salesman.