Onun öksürük nöbeti vardı.
- She had a fit of coughing.
Öksürük ilacına ihtiyacım var.
- I need coughing medicine.
Ben öksürüğü durduramıyorum.
- I can't stop coughing.
Onun konuşmadan önce öksürme alışkanlığı var.
- She has a habit of coughing before she speaks.
Tom hem Fransızca hem de İngilizce konuşarak büyüdü.
- Tom grew up speaking both French and English.
Tom okulda bütün günü Fransızca konuşarak geçirir ve evde sadece İngilizce konuşur.
- Tom spends all day speaking French at school and only speaks English at home.
İngilizce konuşmak kolay değildir.
- Speaking English is not easy.
İngilizce konuşmak kolay değildir.
- Speaking English isn't easy.
Hiç İngilizce konuşan bir izleyici ile konuştun mu?
- Have you ever spoken to an English speaking audience?
Hiç Fransızca konuşan birini duydun mu?
- Have you ever heard someone speaking in French?
Tom halka hitap etmede iyidir.
- Tom is good at public speaking.