Kardeşler kavga etmemelidir.
 - Siblings should not quarrel.
Dostluğumuz kavgalarımızdan büyük.
 - Our friendship is greater than our quarrels.
Seninle tartışmak istemiyorum.
 - I don't want to quarrel with you.
Lütfen tartışmaktan vazgeçin.
 - Please cease from quarreling.
Bu şekilde bir ağız kavgasına son vermeliyiz.
 - We must put an end to this kind of quarrel.
Ben münakaşaya karıştım.
 - I was involved in the quarrel.
Sizin tartışmanızın nedeni neydi?
 - What was the cause of your quarrel?
Ben tartışmaya bir son vermek istiyorum.
 - I want to put an end to the quarrel.
Ben tartışmaya bir son vermek istiyorum.
 - I want to put an end to the quarrel.
Dün ağabeyim ile tartıştım.
 - I quarrelled with my older brother yesterday.
Onlar her zaman toplum önünde tartışıyorlar.
 - They are always quarrelling in public.
Çift tartışıyordu ve Chris Beth'e vurup yere devirdi.
 - The couple was quarrelling and Chris knocked Beth down.
Tartışma birliğimizi bozdu.
 - Quarrelling spoiled our unity.
Bu şekilde bir ağız kavgasına son vermeliyiz.
 - We must put an end to this kind of quarrel.