paylaştırılabilir

listen to the pronunciation of paylaştırılabilir
التركية - الإنجليزية
distributable
{s} capable of being apportioned or divided, may be allotted, may be handed out
Capable of being distributed
paylaş
{f} shared

I shared my room with sysko. - Ben odamı sysko ile paylaştım.

Personal life of Larry Ewing was shared in a website. - Bir web sayfasında, Larry Ewing'in özel hayatı paylaşıldı.

paylaş
divvy up
paylaş
{f} sharing

We're sharing your work. - Biz işini paylaşıyoruz.

Two male school pupils sharing an umbrella? That's quite a queer situation. - Bir şemsiyeyi paylaşan iki erkek okul öğrencisi? Bu oldukça nonoş bir durum.

paylaş
{f} share

Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband. - Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.

I share the room with my sister. - Odayı kız kardeşimle paylaşıyorum.