Stadyum heyecanlı seyirciyle tıka basa doluydu.
 - The stadium was packed with excited spectators.
Restoran her zaman tıka basa doludur.
 - The restaurant is always packed.
Tom küçük bir bavulda her şeyi paketledi.
 - Tom packed everything in a small suitcase.
Tom mutfak lavabosu hariç her şeyi paketlemiş gibi görünüyor.
 - Tom seems to have packed everything but the kitchen sink.
Bu mekan hıncahınç dolu.
 - This place is packed.
Konferans salonu hıncahınç dolu.
 - The auditorium is packed.
Hepiniz paketlenmiş ve hazır mısınız?
 - Are you all packed and ready?
Ben ambalajsız ya da 1 kilogramlık torbalarda paketlenmiş olarak pirinç satarım.
 - I sell rice in bulk or packed in 1 kilogram bags.