Film karışık eleştiriler aldı.
 - The movie received mixed reviews.
Ona karşı duygularımız karışık.
 - Our feelings towards him are mixed.
Karman çorman alıyorum.
 - I'm getting all mixed up.
Bir kez daha karmaşık metaforlar kullanarak bir şarkı yazdı.
 - Once again he wrote a song using mixed metaphors.
Onu başka biriyle karıştırdı.
 - She mixed him up with someone else.
Mary bir pasta yapmak için malzemeleri karıştırdı.
 - Mary mixed the ingredients to make a cake.
Tamamen Asyalı gibi görünmesine rağmen Takahaşi'nin melez olduğunu duydum.
 - Although Takahashi looks completely Asian, I've heard he's of mixed blood.