O Pablo ile evleneceğini açıkça ilan ettiğinde, neredeyse büyük annesine kalp krizi geçirtecekti , halasının gözlerini yuvasından fırlattıracaktı fakat küçük kız kardeşi gururla baktı.
 - When he openly declared he would marry Pablo, he almost gave his grandmother a heart attack and made his aunt's eyes burst out of their sockets; however, his little sister beamed with pride.
Birçok anne-baba çocuklarıyla gurur duyuyor.
 - Many parents take pride in their children.
Alçak gönüllülük çoğunlukla kibirden daha çok yükseltir.
 - Humility often gains more than pride.
O gururlu ve kibirli.
 - He's prideful and arrogant.
O, lisesi ile gurur duyuyor.
 - She takes pride in her high school.
Yemek pişirme yeteneğiyle ilgili kendisiyle gurur duyar.
 - She prides herself on her skill in cooking.