Tom was trying not to panic.
- Tom panik yapmamaya çalışıyordu.
There was widespread panic after the earthquake.
- Depremden sonra yaygın bir panik vardı.
Tom certainly didn't sound alarmed.
- Tom kesinlikle paniğe kapılmış görünmüyordu.
He was alarmed by the explosion.
- O, patlamayla paniğe kapılmıştı.
By the summer of 1920, the Red Scare was over.
- 1920 yazına doğru Kızıl Panik bitmişti.
She panicked when she heard the news.
- Haberi duyunca panikledi.
Tuesday evening we all panicked.
- Salı akşamı hepimiz panikledik.
Sami started to get panicky.
- Sami paniklemeye başladı.
We were quite alarmed.
- Biz oldukça panik haldeydik.
Don't be too alarmed.
- Çok fazla panik olmayın.