Otobüs engebeli yol boyunca giderken takırdadı.
 - The bus rattled as it drove along the bumpy road.
Onun bordür boyunca yürüdüğünü gördüm.
 - I saw her walking along the kerb.
Kamerayı yanına almayı unutma.
 - Don't forget to take along the camera.
Köpeğimi yanımda getireceğim böylece onunla tanışabilirsin. Ne! Buraya hayvan getirmeye yeltenme!
 - I'll bring my dog along, so you can meet him. What?! Don't you dare bring that animal here!
Tom'u kim buraya davet etti?
 - Who invited Tom along?
Benim Japon öğretmenim fiil çekimlerini hatırlamamıza yardımcı olan bir şarkı kullanırdı. Hiç kimse gerçekten birlikte söylemezdi.
 - My Japanese teacher used to use a song to help us remember verb conjugations. No one really sang along.
Kalabalık ile birlikte gidin.
 - Go along with the crowd.
Arkadaşını yanında getir.
 - Bring along your friend.
O, kız kardeşini yanında götürdü.
 - He took his sister along.
Tokyo'nun yanı sıra Osaka bir ticaret merkezidir.
 - Along with Tokyo, Osaka is a center of commerce.
Don't stop here. Just move along.