Yolda birçok hayvan gördü.
 - She saw a lot of animals on the road.
Yolda birçok hayvan gördü.
 - He saw a lot of animals on the road.
Avustralya çok miktarda yün ihraç etmektedir.
 - Australia exports a lot of wool.
Tom Mary'ye çok miktarda faydalı Fransızca öğretti.
 - Tom taught Mary a lot of useful French.
Sami bir piyango talihlisiydi.
 - Sami was a lottery winner.
Güney Fransa'da dağın yamacında emeklilik evi yapmayı planladığım küçük bir arsa aldım.
 - I bought a small lot on the hillside in Southern France where I plan to build a retirement home.
Tom'un tam Boston'un dışında bir sürü arsaya sahip.
 - Tom owns a lot of land just outside of Boston.
Çok param vardı ama hepsini harcadım.
 - I had a lot of money, but spent everything.
Bir sürü satılık ikinci el kitabım var, hepsi uygun fiyatlarla.
 - I have lots of second-hand books for sale, all at affordable prices.