Yapılmasına ihtiyaç duyulan her şeyi yaptım.
- I've done everything that needed to be done.
İhtiyaç duyulan şey daha fazla zaman.
- What is needed is more time.
Aniden bir arabaya ihtiyaç duydum.
- I suddenly needed a car.
Güney Amerika'da onlara ihtiyaç duyuldu.
- They were needed in South America.
Gerekenden daha fazla su var.
- There is more water than is needed.
Tom Mary'ye bilmesi gereken her şeyi söyledi.
- Tom told Mary everything she needed to know.
Araştırmalar, temel barınma ve gıda ihtiyaçları karşılanır karşılanmaz, ilave zenginliğin mutluluğa çok az şey kattığını gösteriyor.
- Studies show that once the basic needs of shelter and food are met, additional wealth adds very little to happiness.
Amerikalıların Çin'e seyahat etmeleri için bir vizeye ihtiyaçları var.
- Americans need a visa to travel to China.
Saatimin onarılması gerekiyor.
- My clock needs to be fixed.
Altı yaşında o, daktiloyu kullanmayı öğrendi ve öğretmenine el ile yazmayı öğrenmesine gerek kalmadığını söyledi.
- At the age of six he had learned to use the typewriter and told the teacher that he did not need to learn to write by hand.
Sanırım benim yardımıma gereksinimin var.
- I think you need my help.
Fabrikamızın birçok makineye gereksinimi var.
- Our factory needs a lot of machinery.
Tom ihtiyaç duyduğu tüm zamanı alabilir
- Tom may take all the time he needs.
O, kahrolası aşk sözlerine ihtiyaç duyuyordu.
- She needed fuckin' words of love.
Bizim karşılıklı sorunumuza bir çözüm bulmak için birlikte çalışmamız gerekmektedir.
- We need to work together to find a solution to our mutual problem.
Dünya'nın petrol yerine yeni enerji kaynakları geliştirmesi gerekmektedir.
- The world needs to develop new energy sources in place of oil.
Fakir olmak az şeye sahip olmak değil fakat çok şeye ihtiyacı olmaktır.
- To be poor is not to have little, but to need much.
Avrupa hiç kimseye ihtiyaç duymaz.
- Europe doesn't need anyone.
Gittiğin yerde buna ihtiyaç duymayacaksın.
- You won't be needing that where you're going.
Gerekirse seninle giderim.
- If need be, I'll go with you.
Gitmem gerekirse kendim giderim.
- I'll go myself if I need to.
Sanırım benim yardımıma gereksinimin var.
- I think you need my help.
Fabrikamızın birçok makineye gereksinimi var.
- Our factory needs a lot of machinery.
Living things need water to survive.
Our needs are not being met.
You need not go if you don't want to.
More ample spirit, then hitherto was wount, / Here needes me .
I've always tried to have few needs beyond food, clothing and shelter.
Aren't you in need of help?
- Aren't you in need of help?
... brain really needed an explanation. ...
... is that we needed to take our scarce resources and make ...