modacı

listen to the pronunciation of modacı
التركية - الإنجليزية
fashion designer
designer
couturier
styler
stylist
fashion designer; couturier
dress designer
couturier, fashion designer
fashionmonger
couturiere
moda
fashion

Long hair is out of fashion now. - Uzun saç şimdi moda değil.

Next year, hats will become fashionable. - Önümüzdeki yıl şapkalar moda olacak.

moda
{s} trendy

Have moustaches suddenly become trendy? - Bıyıklar birden moda oldu mu?

She always wore trendy clothes. - O hep modaya uygun elbiseler giydi.

moda
trend

Have moustaches suddenly become trendy? - Bıyıklar birden moda oldu mu?

She follows all the latest trends in fashion. - O modadaki bütün en son trendleri izler.

moda
style

Viking helmets with horns aren't in style in Scandinavia anymore. - Boynuzlu Viking kaskları İskandinavya'da artık modaya uygun değil.

Since when do you care what's in style? - Neyin modaya uygun olduğunu ne zamandan beri önemsiyorsun?

moda
{i} go
moda
fashioned

Those shoes are old fashioned. - Bu ayakkabılar eski modadır.

I'm a little old fashioned, you know. - Bilirsin, ben biraz eski modayımdır.

moda
modish
moda
cult
moda
faddish
moda
groovy
moda
stylish
moda
voguish
moda
vogue

It's kind of in vogue, but the price is too much! - Bu biraz modaya uygun ama fiyat çok fazla.

Terms like sexism are now in vogue. - Cinsiyetçilik gibi terimler şimdi moda.

moda
in fashion

Long dresses have come in fashion this year. - Uzun elbiseler bu yıl moda oldu.

That kind of dress is now in fashion. - O tür elbise şimdi moda.

moda
in
moda
{i} mode

Who's your favorite fashion model? - Favori moda mankenin kim?

Usually before a concert there is an announcement asking the audience to either turn off their phones or switch them to manner mode. - Genellikle bir konser öncesinde seyirciden ya telefonlarını kapatmalarını ya da sessiz moda geçmelerini isteyen bir duyuru vardır.

moda
rage
moda
ton
moda
with it
moda
in the fashion

They live in the fashion world. - Moda dünyasında yaşıyorlar.

moda
fashion; cult; in fashion, fashionable, stylish, modish
moda
craze
moda
fashionable

She always wears fashionable clothes. - O her zaman moda kıyafetler giyer.

A socialite is a person who is well known in fashionable society and is fond of social activities and entertainment. - Bir sosyete moda toplumda iyi tanınan ve sosyal faaliyetlere ve eğlenceye düşkün bir kişidir.

moda
fancy
moda
(geçici) fad
moda
the done thing
moda
fashionable, smart, stylish (thing); in fashion, in vogue
moda
fashion, vogue, style; fad
التركية - التركية
Moda işleriyle uğraşan kimse
MODA
(Osmanlı Dönemi) Fr. Geçici yenilik. Elbise ve süslenmede geçici hevesler ve fantezi düşkünlüğü sebebiyle çıkartılan yeni tarz ve şekiller. Bunlar israfı artırır ve iktisada aykırıdır
Moda
ürüsüm
moda
Yelkenlerin son kat camadana vurularak küçültülmüş durumu
moda
Değişiklik ihtiyacı veya süslenme özentisiyle toplum yaşamına giren geçici yenilik: "Moda sandığımız birçok şeylerin hayatın kendi bünyesinden geldiği anlaşılır."- A. H. Tanpınar
moda
Toplum yaşamına giren geçici yenilik
moda
Belirli bir süre etkin olan toplumsal beğeni, bir şeye karşı gösterilen aşırı düşkünlük
moda
Geçici olarak yeniliğe ve toplumsal beğeniye uygun olan
moda
Değişiklik ihtiyacı veya süslenme özentisiyle toplum yaşamına giren geçici yenilik