Ronnie's music and legacy live in all of us!
- Ronnie'nin müzik ve mirası hepimizin içinde yaşıyor!
The money is a legacy from my aunt.
- Para halamdan bir mirastır.
A cultural heritage is handed down to posterity.
- Kültürel miras gelecek nesillere aktarılır.
We have a rich historical heritage.
- Zengin bir tarihsel mirasımız var.
Tom only found out after his mother's death that she had gambled away his inheritance.
- Tom annesinin ölümünden sonra, ona kalacak mirası annesinin kumarda yiyip bitirdiğini öğrendi.
Tom has no inheritance.
- Tom'un hiç bir mirası yok.
She inherited her mother's blue eyes.
- O, annesinin mavi gözlerini miras olarak aldı.
Tom bought an engagement ring for Mary with money he inherited from his grandfather.
- Tom büyükbabasından miras kalan parayla Mary için bir nişan yüzüğü aldı.
According to Tom's will, Mary will inherit his entire estate.
- Tom'un vasiyetine göre, Mary onun tüm gayrimenkulünü miras olarak alacak.
Tom wishes for his son to inherit his estate.
- Tom oğlunun onun gayrimenkulunu miras olarak almasını diliyor.