We have little money available for the research.
- Araştırma için mevcut az paramız var.
The only room available is a double.
- Mevcut tek oda iki kişiliktir.
He evicted the existing tenants by taking them to court for non-payment of back rent.
- Mevcut kiracıları birikmiş kira borcunu ödemedikleri için mahkemeye vererek tahliye etti.
A study shows air pollution from forest fires exacerbates existing lung problems.
- Bir çalışma orman yangınlarından kaynaklanan hava kirliliğinin mevcut akciğer sorunlarını artırdığını göstermektedir.
All but Tom were present.
- Tom'un dışında herkes mevcuttu.
Our present house is too small, so we decided to move.
- Mevcut evimiz çok küçük, bu nedenle taşınmaya karar verdik.
Tom met with Mary to discuss the current financial crisis at the company.
- Tom şirkette mevcut mali krizi tartışmak üzere Mary ile bir araya geldi.
We cannot offer a further price reduction under the current circumstances.
- Biz, mevcut koşullar altında daha fazla fiyat indirimi teklif edemeyiz.
The chakras are constantly spinning. If they weren't, the physical body couldn't exist.
- Çakralar sürekli dönüyor. Eğer olmasalar, fiziksel beden mevcut olamazdı.
This bag is not available in any store.
- Bu çanta herhangi bir mağazada mevcut değildir.
One thing I don't like about the iPad is that you can't easily install apps that aren't available through Apple's App Store.
- iPad hakkında hoşlanmadığım tek şey Apple'ın Uygulama Mağazasında mevcut olmayan uygulamaları kolaylıkla kuramamandır.