Sanırım bu kazançlı bir anlaşma olabilir.
- I think that could be a lucrative deal.
Köle ticareti kazançlı bir işti.
- Slavery was a lucrative business.
Tom çok kârlı bir şirkete sahiptir.
- Tom owns a very profitable company.
Sermayesi için karlı bir yatırım arıyordu.
- He looked for a profitable investment for his capital.
İnsanlara şirketinin kazançlı olduğunu düşündürmek için yapman gereken tek şey küçük bir hokkabazlık.
- All you need is a little legerdemain in your accounting to make people think your company is profitable.
İnsanlara şirketinin kazançlı olduğunu düşündürmek için tek ihtiyacın olan şey muhasebende küçük bir el çabukluğu.
- All you need is a little sleight of hand in your accounting to make people think your company is profitable.
Boston'da garsonluk kârlı olabilir.
- Waiting tables in Boston can be lucrative.