Terkedilmiş şehir, orman tarafından yutuldu.
- The abandoned city was swallowed by the jungle.
Uzun zaman önce terkedilmiş küçük kasaba zamanla donmuş gibi görünüyor.
- The small town, abandoned long ago, seems frozen in time.
O, terk edilmiş binaları seviyor.
- He likes abandoned buildings.
Tom Park caddesinde terk edilmiş bir binada saklanıyor.
- Tom is hiding in an abandoned building on Park Street.
Mekan tamamen terk edilmiş.
- The place is completely deserted.
Tom gecenin ortasında terk edilmiş sokaktan aşağıya doğru yürürken biraz huzursuz hissetti.
- Tom felt a little uneasy as he walked down the deserted street in the middle of the night.
Tom tenha tren istasyonunda büyük bir saatin altında tek başına durdu.
- Tom stood alone under a big clock in the deserted train station.