Ölümcül bir hastalığa kurban gitti.
- He fell a victim to a deadly disease.
Yedi ölümcül günah şunlardır: kibir, kıskançlık, açgözlülük, öfke, şehvet düşkünlüğü, oburluk ve tembellik.
- The seven deadly sins are: pride, envy, greed, anger, lust, gluttony and sloth.
Fulyalar, yüksek miktarlarda yutulduğu zaman öldürücü bile olabilen zehirli bir alkali madde içerir.
- Daffodils contain a toxic alkaloid that may even be lethal when ingested in high quantities.
Tom bu gece öldürücü iğneyle ölecek.
- Tom is to die by lethal injection tonight.
Leyla çok ölümcül bir kadındı.
- Layla was a very deadly woman.
Parti tamamen sıkıcıydı.
- The party was perfectly deadly.
Mızrağın ucu, ölümcül bir zehire batırıldı.
- The tip of the spear was dipped in a deadly poison.
Ölümcül bir hastalığa kurban gitti.
- He fell a victim to a deadly disease.
... against another guy with an incredibly lethal weapon, ...